Yeni Başlayanlar için HRT

HRT'ye yeni başlayanlar

Yeni Başlayanlar için HRT

HRT'ye yeni başlayanlar

Yeni Başlayanlar için HRT

HRT'ye yeni başlayanlar

Giriş

Estrojen, testosteron ve progesteron gonadlar tarafından üretilen cinsiyet hormonlarıdır (cinsiyet steroidleri de denmektedir), bunlar ikincil cinsiyet özelliklerinin gelişmesini sağlamaktadır. Testosteron maskülinizasyon sağlarken estrojen feminizasyon ve meme büyümesine yol açmaktadır. Doğumda erkek atanan bireylerde (AMAB) yüksek oranda testosteron görülmektedir; doğumda kadın atanan bireylerde (AFAB) ise düşük testosteron görülürken yüksek oranda estrojen görülmektedir. Bu hormonal farklılıklar, erkek ve kadınlarda gözlemlenen fiziksel farklılıklardan sorumludur. Cinsiyet hormonları ve diğer hormon ilaçları trans insanların hormonal profillerini geçiş yapmak istedikleri cinsiyet profillerine geçiş yapmalarını sağlamaktadır. Bu kişilerde kullanılan cinsiyet hormonuna göre feminizasyon/maskülinizasyona ve defeminizasyon/demaskülinizasyona sebep olmakla birlikte kişinin deneyimlediği cinsiyet disforisinin etkilerini hafifletmektedir. Bu geçişin sonucunda görülen etkilerin tamamlanması veya görülmeye başlanması için aylar, hatta yıllar gerekebilmektedir. Piyasada birçok cinsiyet hormonunun bulunması yanı sıra birden fazla formda da yer aldığı görülmektedir, bu ilaçlar farklı yollar ve farklı dozlar ile alınabilmektedir, örnek olarak estrojen hormonunu ağızdan tablet olarak alınabilmesine ek estrojen transdermal bantları ile direkt cilde yapıştırılarak da alınabilmektedir. Türkiye’de resmi olarak piyasada bulunmayan ama yurtdışında piyasada bulunan estrojen preparatlarının enjeksiyon ve jel formları da bu diğer alınım yollarına örnek verilebilir. Testosteron preparatları için Türkiye'de jel ve enjeksiyon bulunurken oral preparatlar piyasada bulunmamaktadır. Farklı hormon ilaçları, alınım yolları ve dozları kişide farklı etkinliğe, yan etkilere, risklere, maliyetlere, ulaşılabilirliğe ve elverişliliğe sahip olabilmektedir. HRT (hormon replasman terapisi) ideal olarak düzenli şekilde kontrol edilmelidir, bu ancak düzenli olarak verilen kan testleri ile gerçekleşmektedir, bu kan testlerine göre kişinin sahip olduğu ilaç rejiminde değişikliğe gidilmesi gerekip-gerekmeyeceği, dozun arttırılıp-azaltılacağı, ve diğer ilaçlar ile gelen risklerin önlenmesi adına çok önemli bir yere sahiptir.

Cinsiyet Hormonlarının Türleri ve Etkileri

Cinsiyet hormonlarının arasında estrojenler (E), progestojenler (P) ve androjenler bulunmaktadır. Bir kişinin hormonal profili doğumda sahip olduğu gonadların bir ürünüdür, doğumda erkek atanan bireyler (AMAB) testislere sahipken, doğumda kadın atanan bireyler (AFAB) yumurtalıklara sahiptir. Testisler yüksek miktarlarda androjen ve az miktarda estrojen üretirken, yumurtalıklar yüksek miktarlarda estrojen ve progestojen ile düşük miktarda androjen üretir.

Vücuttaki başlıca estrojen estradiol (E2), ana progestojen ise progesteron (P4) olarak adlandırılmakta olup temel androjenler testosteron (T) ile dihidrotestosterondur (DHT). Cinsiyet hormonları ikincil cinsiyet özelliklerinden sorumludur ve bu özellikleri belirler. Etkilerini hücrelerin içindeki reseptörlere agonist (aktivatör de denmektedir) olarak bağlanarak göstermektedirler. Bu reseptörler arasında androjen reseptörü (AR), estrojen reseptörleri (ER’ler) ve progesteron reseptörleri (PR’ler) yer almaktadır.

Vücut üzerindeki etkilere ek olarak cinsiyet hormonları, beyin üzerinde de bazı etkilere sebep olmaktadırlar. Bu etkiler kognisyonu, duyguları ve davranışları doğrudan kapsamaktadır. Örneğin, androjenler erkeklerde belirgin cinsel istek ve uyarılmayı (spontane ereksiyonlar dahil olmak üzere) oluştururken, kadınlarda cinsel isteğin ana hormonlarının estrojenler olduğu düşünülmektedir (Cappelletti & Wallen, 2016). Diğer bir örnek olarak testosteron seviyeleri uzlaşılabilirlik (agreeableness; diğer insanlar ile iyi anlaşabilme özellikleri) ile negatif yönde ilişkilendirilirken, estrojen seviyeleri bu kişilik özelliği ile pozitif yönde ilişkilendirilmiştir (Treleaven et al., 2013).

Cinsiyet hormonlarının sağlık üzerinde de önemli etkileri vardır, bu etkiler pozitif veya negatif olabilmektedir. Örneğin, estrojenler kemik yoğunluğunu korumakta olup cis kadınlarda kalp hastalıklarına karşı koruyucu bir etki gösterebilmektedir (NAMS, 2022). Ancak aynı zamanda meme kanseri riskini (Aly, 2020) ve trombüs (kan pıhtısı olarak da bilinmektedir) riskini arttırabilmektedir (Aly, 2020).

Yakın zamandaki literatür taraması bizlere tıbbi endişelerin dikkatlice takip edilmesi durumunda transfeminen ve transmaskülen bireylerde uygulanan HRT’nin önemli bir advers etki riski olmaksızın güvenli olduğunu göstermektedir (Weinand, J. D., & Safer, J. D., 2015).

Estrojenlerin, progestojenlerin ve androjenlerin antigonadotropik etkileri de bulunmaktadır. Bunlar hipofiz bezindeki gonadotropin salgılatıcı hormon (GnRH) aracılığıyla salgılanan, luteinleştirici hormon (LH) ve folikül uyarıcı hormonun (FSH) salgılanmasını engellerler. Gonadotropinler, gonadlara cinsiyet hormonu üretmeleri ve üreme (sperm ve yumurta hücreleri) için sinyal gönderirler. Dolayısıyla gonadotropin seviyelerinin düşük olması, gonadların cinsiyet hormonu üretiminin ve doğurganlığın azalması anlamına gelmektedir. Eğer gonadotropin seviyeleri yeterince baskılanırsa, gonadlar artık cinsiyet hormonu üretemez ve doğurganlık sona erer bir hale gelir. Estradiol, testosteron ve progesteronun büyük çoğunluğu gonadlar tarafından üretilmektedir, bu hormonların geriye kalan küçük bir kısmı ise adrenal bezler (böbreküstü bezleri) tarafından üretilmektedir.

Transfeminenler için Hormon Replasman Terapisi (HRT)

Transfeminenler için hormon replasman terapisinin (HRT) amacı vücutta feminenleşme ve maskülen özelliklerin gerilemesini sağlamaktır, kişinin yaşadığı cinsiyet disforisinin etkilerini hafifletmektir. Bu değişikliklerin gerçekleşmesini sağlamak için cinsiyet hormonları ve diğer cinsiyet hormonal ilaçlar ile ilaç terapisi uygulanmaktadır. Transfeminenlerde estrojen, progestojen ve antiandrojen (AA) verilerek gonadal cinsiyet hormonu üretiminin yerine geçmesi amaçlanmaktadır, böylece hormonal profil maskülen tipten feminen tipe doğru kaymaktadır.

Transfeminenlerde HRT, estrojen ve testosteron seviyelerinin cis kadın aralığında olmasını hedefler, literatürde transfeminenler için sıklıkla önerilerin aralıklar; estradiol seviyeleri için 100–200 pg/mL (367–734 pmol/L) ve testosteron seviyeleri için 50 ng/dL (1.7 nmol/L) altıdır (Hembree et al., 2017; tablo). Bununla birlikte estradiolün 200 pg/mL’den (734 pmol/L) daha yüksek seviyeleri testosteron düzeylerini herhangi bir antiandrojen kullanmadan baskılamalarına yardımcı olması açından transfeminenler için faydalı olabilmektedir. Daha düşük estradiol seviyeleri (≤50–60 pg/mL [≤180–220 pmol/L]), puberte dönemindeki transfeminenler için önerilmektedir. Kandaki cinsiyet hormonu seviyeleri kan testlerinin analiz edilmesi yoluyla ölçülebilir, bu transfeminenlerde hedeflenen terapi amaçları doğrultusunda hormonal profilin yeterince değişip-değişmediğini özellikle de hormon seviyelerinin kadın aralığında olup-olmadığını kontrol etmek için yararlıdır.

Gonadal Baskılanma

Yeterince yüksek seviyelerde estrojenler ve androjenler, gonadal cinsiyet hormonu üretimini tamamen baskılayabilirken; tek başlarına progestojenler, gonadal cinsiyet hormonu üretimini kısmi ölçüde baskılayabilmektedirler. Daha spesifik olarak cis erkeklerde ve transfeminenlerde yapılan çalışmalar, yaklaşık 200 pg/mL (734 pmol/L) düzeylerinde estradiolün testosteron seviyelerini ortalama %90 oranında baskıladığını (yaklaşık 50 ng/dL[1.7 nmol/L] düzeyine dek), 500 pg/mL (1,840 pmol/L) düzeyinde estradiolün  ise testosteronu ortalama %95 oranında baskıladığını (20–30 ng/dL[0.7–1.0 nmol/L] düzeylerine dek) göstermiştir (Gooren et al., 1984; Herndon et al., 2023; WikiGrafik). 200 pg/mL (734 pmol/L) altındaki estradiol seviyeleri de testosteron seviyelerini baskılamaktadır ancak bu daha yüksek seviyelere kıyasla daha düşük bir orandadır (Slack et al., 2023; Krishnamurthy et al., 2023). Transfeminenler ile ilgili büyük bir çalışmada (Krishnamurthy et al., 2023) estradiol seviyeleri:

  • <100 pg/mL (367 pmol/L) olan kişilerin %24’ünde,

  • 100—200 pg/mL (367—734 pmol/L) aralığında olanların %58’inde,

  • >200 pg/mL (>734 pmol/L) olanların %77’sinde yeterli testosteron baskılanması oranları (testosteron seviyelerinin <50ng/dL veya <1,7 nmol/L olması) gözlemlenmiştir.

Tek başlarına progestojenler, testosteron seviyelerini en fazla yaklaşık %50—70 oranında bakılayabilmektedirler (ortalama olarak ~150—300 ng/dL [5.2—10.4 nmol/L]) (Aly, 2019Wiki). Ancak düşük miktarlarda bile estradiol ile birlikte alındıklarında, antigonadotropik etkide sinerjistik bir sonuç görülür. Efektif dozlarda ise progestojenlerle sağlanan gonadal testosteron üretiminin baskılanması büyük oranda artar, testosteron seviyeleri yaklaşık %95 oranında düşer (~20—30 ng/dL [0.7—1.0 nmol/L]) (Aly, 2019). Dolayısıyla, bir estrojen ve bir progestojen kombinasyonu rejimi, tek başlarına bir estrojen veya progestojen kullanılması gerekenden daha düşük dozlarda maksimum testosteron baskılanmasına ulaşmak için kullanılabilmektedir.

Yukarıda belirtilen estrojen ve progestojenle testosteron baskılanmasına ilişkin sayılar yapılan çalışmalardan elde edilen ortalamalardır ve testosteron baskılanmasında bireyler arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır. Bu bazı kişilerde aynı testosteron düşüşünü sağlamak için daha fazla ya da daha az hormon dozu gerekebilmesi anlamına gelmektedir.

HRT’nin Etkileri

Hem cis erkeklerde hem de cis kadınlarda tipik olarak puberte döneminde, cinsiyet hormonlarının etkisi birkaç yıl boyunca yavaş yavaş artar (Aly, 2020). Bundan dolayı cinsel olgunlaşma tipik puberte döneminde kademeli olarak gerçekleşmektedir. Puberte döneminde olmayan trans bireylerde, genellikle yetişkin ya da daha yüksek seviyelerde hormonlar aniden verilir ve bu ikincil cinsiyet özelliklerindeki değişimlerin daha hızlı gerçekleşmesiyle sonuçlanabilmektedir. Aşağıdaki tablo, literatürdeki kaynaklardan derlenmiş ve transfeminenlerde HRT’nin etkilerinden bir zaman çizelgesi halinde bahsetmektedir.

*Şu anda transfeminenlerde HRT’nin etkilerini detaylı olarak tanımlayan kapsamlı araştırmalar sınırlı olduğundan tablonun tamamen doğruyu yansıttığına dair bir kesinlik içermemektedir.

HRT alan transfeminenlerde tipik dozlarda hormon terapisinin yetişkinlerde etkileri (Wiki):

Etki

Görülmeye Başlanmasıᵃ

Tamamlanma süresiᵃ

Kalıcılığı

Meme gelişimi

2–6 ay

2–3 yıl

Kalıcı

Yüz ve vücut kıllarının büyümesinin azalması/yavaşlaması

3–12 ay

>3 yıl

Gerileyebilir

Saç dökülmesinin durması ve geri dönüşü

1–3 ay

1–2 yıl

Gerileyebilir

Cildin yumuşaması ve ciltteki yağlılık/sivilce görülme sıklığının azalması

3–6 ay

Bilinmiyor

Gerileyebilir

Vücut yağlarının feminen dağılıma uğraması

3–6 ay

2–5 yıl

Gerileyebilir

Kas kütlesi ve gücünde azalma

3–6 ay

1–2 yıl

Gerileyebilir

Pelvisin genişleyip yuvarlaklaşması

Bilinmiyor

Bilinmiyor

Kalıcı

Duygu durumunda, duygusallıkta ve davranıştaki değişiklikler

Anında

Bilinmiyor

Gerileyebilir

Cinsel istekte ve spontane ereksiyonlarda azalma

1–3 ay

3–6 ay

Gerileyebilir

Erektil disfonksiyon ve ejakülasyon hacminde azalma

1–3 ay

Değişken

Gerileyebilir

Sperm üretiminde azalma ve kısırlık

Bilinmiyor

>3 yıl

Karışıkᵉ

Testis hacminde azalma

3–6 ay

2–3 yıl

Bilinmiyor

Ses değişiklikleri (örn. ses perdesi/rezonansında azalma)

Görülmez

ᵃ Genetik, diyet/beslenme, hormon seviyeleri vb. gibi faktörlere göre bireyler arasında önemli ölçüde farklılık görünebilir.

ᵇ Transfeminenlerde HRT genellikle yüz kılı yoğunluğu üzerinde çok az etkiye sahiptir, yüz ve vücut kıllarının tamamen alınması lazer epilasyon ve iğneli epilasyon (electrolysis hair removal) ile sağlanabilmektedir. Geçici tüy alma tıraş, epilatör, ağda ve diğer yöntemler ile mümkündür.

ᶜ Fiziksel egzersiz miktarına bağlı olarak önemli ölçüde fark gösterebilmektedir.

ᵈ Sadece büyüme plakaları kapanmamış olan puberte dönemindeki bireylerde görülmekte olup puberte sonrası HRT'ye başlayan kişilerde hiç gerçekleşmeyebilmektedir.

ᵉ Sadece estrojenler, söz konusu yüksek doz olduğunda geri dönüşü olmayan ya da uzun süreli kısırlık potansiyellerine sahiptir, antiandrojenlerin (AA) neden olduğu kısırlık genellikle preparatın kullanımının kesilmesiyle kolayca gerileyebilmektedir.

ᶠ Estrojenler ve HRT ile ilişkilendirilebilen diğer tüm ilaçların ses inceltici ya da sesin daha feminenleşmesini sağlama gibi bir etkisi bulunmamaktadır, kişiler ses terapisi eğitimi (Türkiye’de cinsiyet uyum süreci hizmeti veren bazı araştırma hastanelerinin [örn. Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri] böyle bir hizmeti bulunmaktadır) ya da ses feminenleştirici operasyonlar (feminenleştirici larengoplasti olarak da bilinmektedir) almayı tercih edebilmektedirler, fakat başvuran herkes bu operasyona uygun görülmeyebilmektedir ve ilgili uzman doktorlar tarafından genellikle ses terapisi eğitimi önerilmektedir.

Hormon İlaçları

HRT alan transfeminenlerde ilaç rejimlerinde bulunan ilaçlar estrojenler, progestojenler ve antiandrojenlerdir (androjen antagonistleri). Estrojenler en basit şekilde feminizasyon sağlar ve testosteronu baskılamaktadır. Progestojenler ve antiandrojenler (AA), feminenleşmeyi doğrudan sağlamazlar; bunun yerine testosteronu baskılamaktadırlar. Testosteron baskılanması demaskülinizasyona sebep olmakla birlikte estrojen kaynaklı feminizasyonun gerçekleşmesine olanak tanımaktadır. Androjenler nadiren de olsa düşük dozlarda, çok düşük testosteron seviyelerine sahip transfeminenlerde kullanılmaktadır ancak gerekli değildir ve yararları belirsizdir. Bu hormonal ilaçların per çok farklı tipi mevcuttur, her birinin yarar ve risk profilleri farklıdır.

Estrojenler, progestojenler ve antiandrojenler, transfeminenler tarafından çeşitli formlarda ve birçok farklı uygulama yolu aracılığı ile kullanılmaktadır. Uygulama yolu, ilacın vücutta emilimini, dağılımını, metabolizmasını ve atılımını etkileyerek biyoyararlanımını (bioavailability), kandaki ve belli dokulardaki hormon seviyelerini ve metabolitlerin (metabolite) dağılımını önemli ölçüde değiştirmektedir. Bu farklılıkların HRT sonuçları üzerinde önemli etkileri olabilmektedir.

Uygulama Yolu

Açıklama

Formlar

Oral yol

Yutulur

Tablet, kapsül

Dil altı

Dil altında bekletilip emilir

Tablet

Bukkal

Yanakta veya dudakların altında bekletilip emilir

Tablet

Transdermal

Cilde uygulanır ve cilt yoluyla emilir

Bant, jel, krem, sprey

Rektal

Rektuma yerleştirilip oradan emilir

Fitil

İntramüsküler (IM) enjeksiyon

Kas içine (örn. kalça, uyluk, kol) enjekte edilir

Solüsyon (flakon/ampul)

Subkütan (SC; SubQ) enjeksiyon

Deri altındaki yağ dokusuna (örn. karın) enjekte edilir

Solüsyon (flakon/ampul)

Subkütan implant

Deri altındaki yağ dokusuna cerrahi işlem ile yerleştirilir

Pellet (küçük implant)

Vajinal uygulama : Vajinal uygulama cis kadınlarda hormonal ilaçlar için sıkça kullanılmaktadır, transfeminenlerde bu elbette mümkün değildir; ancak vajinoplasti geçirmiş kişilerde neovajinal uygulama olasıdır. Bununla birlikte neovajinanın dokusu, doğuşta kadın atanmış bireylerin (AFAB) vajinal epiteli yerine genellikle cilt (penis inversiyonu) veya kolon (sigmoid kolon vajinoplastisi) dokusudur. Bu sebeple transfeminenlerde neovajinal uygulama, cis kadınlardaki vajinal uygulamaya göre neovajinanın tipine bağlı olarak, transdermal veya rektal uygulamaya daha çok benzerlik gösterebilmektedir. Estrojen ve diğer hormonların vajinal ve rektal yolla emiliminin oldukça benzer olduğu belirtilmektedir (Goletiani et al., 2007; Wiki). Ayrıca karın zarı (periton) kullanılarak oluşturuşmuş neovajinalarda (transfeminenlerde daha az kullanılan bir vajinoplasti yöntemidir) estradiol emiliminin, cis kadınlarda vajinal estradiol uygulamasıyla benzer olduğu bir çalışmada bildirilmiştir (Willemsen et al., 1985). Dolayısıyla neovajinal uygulama tüm transfeminenleri her ne kadar kapsamasa da, duruma bağlı olarak bir ek seçenek olabilmektedir. Ancak bu uygulama yolu hala daha kapsamlı bir şekilde araştırılmaya ihtiyaç duymaktadır.


Content

Transmaskülenler için Hormon Replasman Terapisi (HRT)

Content

Non-binary'ler için Hormon Replasman Terapisi (HRT)

Content

Non-binary'ler için Hormon Replasman Terapisi (HRT)

Content

Non-binary'ler için Hormon Replasman Terapisi (HRT)

Content

Non-binary'ler için Hormon Replasman Terapisi (HRT)

Content