Giriş
Cinsiyet Hormonlarının Türleri ve Etkileri
Cinsiyet hormonlarının arasında estrojenler (E), progestojenler (P) ve androjenler bulunmaktadır. Bir kişinin hormonal profili doğumda sahip olduğu gonadların bir ürünüdür, doğumda erkek atanan bireyler (AMAB) testislere sahipken, doğumda kadın atanan bireyler (AFAB) yumurtalıklara sahiptir. Testisler yüksek miktarlarda androjen ve az miktarda estrojen üretirken, yumurtalıklar yüksek miktarlarda estrojen ve progestojen ile düşük miktarda androjen üretir.
Vücuttaki başlıca estrojen estradiol (E2), ana progestojen ise progesteron (P4) olarak adlandırılmakta olup temel androjenler testosteron (T) ile dihidrotestosterondur (DHT). Cinsiyet hormonları ikincil cinsiyet özelliklerinden sorumludur ve bu özellikleri belirler. Etkilerini hücrelerin içindeki reseptörlere agonist (aktivatör de denmektedir) olarak bağlanarak göstermektedirler. Bu reseptörler arasında androjen reseptörü (AR), estrojen reseptörleri (ER’ler) ve progesteron reseptörleri (PR’ler) yer almaktadır.
Estrojenler feminizasyona sebep olur; bu meme gelişimi, cildin yumuşaması, feminen yağ dağılımı (meme, kalça, uyluk (but) ve popo bölgelerinde yoğunlaşma), puberte döneminde olanlar için kalçaların genişlemesi ve diğer fiziksel değişimleri (Wiki) içerir.
Progestojenlerin feminizasyon veya puberte dönemindeki meme gelişimi üzerinde temelde bilinen bir rolü bulunmamaktadır. Progestojenler feminizasyon etkileri sağlamak yerine kadın üreme sisteminde önemli etkilere sahiptir ve gebelik sırasında esansiyel hormonlardır (Wiki). Ayrıca rahim, vajina ve memeler gibi vücudun bazı bölümlerinde estrojen etkilerine karşı koymaktadırlar.
Androjenler maskülinizasyona (virilizasyon) sebep olmaktadırlar. Bunlar başlıca; penis büyümesi, omuzların genişlemesi, göğüs kafesinin genişlemesi, kas gelişimi, ses kalınlaşması, maskülen yağ dağılımı (karın ve bel bölgesinde yoğunlaşma), yumuşak dokularda maskülen değişiklikler, vücut ve yüz kılı gelişimini içermektedir (Wiki). Ayrıca androjenler cilt ve saç üzerinde genel olarak negatif sayılabilecek çeşitli etkilere (yağlı cilt, akne, sebore, saç dökülmesi ve vücut kokusu) yol açmaktadırlar. Bunlara ek olarak meme gelişimini engeller ve estrojenlerin aracılık ettiği diğer feminizasyon etkilerini de baskılayabilmektedirler.
Vücut üzerindeki etkilere ek olarak cinsiyet hormonları, beyin üzerinde de bazı etkilere sebep olmaktadırlar. Bu etkiler kognisyonu, duyguları ve davranışları doğrudan kapsamaktadır. Örneğin, androjenler erkeklerde belirgin cinsel istek ve uyarılmayı (spontane ereksiyonlar dahil olmak üzere) oluştururken, kadınlarda cinsel isteğin ana hormonlarının estrojenler olduğu düşünülmektedir (Cappelletti & Wallen, 2016). Diğer bir örnek olarak testosteron seviyeleri uzlaşılabilirlik (agreeableness; diğer insanlar ile iyi anlaşabilme özellikleri) ile negatif yönde ilişkilendirilirken, estrojen seviyeleri bu kişilik özelliği ile pozitif yönde ilişkilendirilmiştir (Treleaven et al., 2013).
Cinsiyet hormonlarının sağlık üzerinde de önemli etkileri vardır, bu etkiler pozitif veya negatif olabilmektedir. Örneğin, estrojenler kemik yoğunluğunu korumakta olup cis kadınlarda kalp hastalıklarına karşı koruyucu bir etki gösterebilmektedir (NAMS, 2022). Ancak aynı zamanda meme kanseri riskini (Aly, 2020) ve trombüs (kan pıhtısı olarak da bilinmektedir) riskini arttırabilmektedir (Aly, 2020).
Yakın zamandaki literatür taraması bizlere tıbbi endişelerin dikkatlice takip edilmesi durumunda transfeminen ve transmaskülen bireylerde uygulanan HRT’nin önemli bir advers etki riski olmaksızın güvenli olduğunu göstermektedir (Weinand, J. D., & Safer, J. D., 2015).