Progestojenler
Progestojenler
Progestojenler
Progestojenler, progesteron ve progestinleri içermektedir, progestinler; progesteron veya testosteronun yapısal modifikasyonuyla elde edilen sentetik progestojenlerdir. Farklı yapısal sınıflara ayrılan, çok sayıda ve çeşitli özelliklere sahip onlarca farklı progestin bulunmaktadır (Tablo). Farklı sınıflardaki bazı temel progestinlere örnek olarak; 17α-hidroksiprogesteron türevi olan medroksiprogesteron asetat (MPA; piyasada Tarlusal, Depo-Provera, Divina [mavi tabletlerinde] isimleriyle bulunur), 19-nortestosteron türevi olan noretisteron (NET; piyasada Jineteron, Primolut-N, Activelle, Kliogest, Mesigyna, Trisequens [beyaz tabletlerinde] isimleriyle bulunur), retroprogesteron türevi didrogesteron (piyasada Duphaston olarak bulunur) ve 17α-spirolakton türevi drospirenon (piyasada Angeliq, Yasmin, Drosetil, Drospera, Jerassi, Yazz, Yesdro isimleriyle bulunur) gösterilebilir. Progestinler, progesterona göre ilaç olarak kullanımda daha uygun farmakokinetik özellikler için geliştirilmiştir. Klinik uygulamada kullanılan birkaç progestin, transfeminen HRT’sinde yer almıştır; ancak birkaç istisna dışında progestojenler temel olarak benzer progestojenik etkiler gösterdiğinden dolayı, hemen hemen herhangi bir progestojen de bu amaçla kullanılabilmektedir.
Progestojenler, progestojenik aktiviteleri aracılığıyla antigonadotropik etkilere sahiptir ve hipofizden gonadotropin (LH, FSH) salınımını doz ile bağlantılı olarak baskılarlar. Bunun sonucunda gonadotropin kaynaklı gonadal uyarım azalmaktadır; bu da cinsiyet hormonu üretiminin ve doğurganlığın azalmasıyla sonuçlanmaktadır. Çeşitli progestojenlerin cis erkekler ve transfeminenler üzerindeki doz ile bağlantılı olarak testosteron baskılayıcı etkililiği klinik çalışamlarda tanımlanmıştır (Nieschlag, Zitzmann, ve Kamischke, 2003; Nieschlag, 2010; Nieschlag ve Behre, 2012; Zitzmann vd., 2017). Bunun dikkat çeken örnekleri arasında siproteron asetat (CPA; Wiki), MPA (Wiki), NET (Wiki) ve esteri olan noretisteron asetat (NETA), levonorgestrel (LNG; Zitzmann vd., 2017; Wiki), desogestrel (DSG; Wu vd., 1999; Wiki), dienogest (DNG; Meriggiola vd., 2002; Wiki) ve progesteron (Wiki) gibi bileşikler yer almaktadır. Tek başlarına yüksek doz progestojenler, testosteron düzeylerini ortalama %50—70 oranında baskılayabilmektedirler (Wang ve Yeung, 1980; Zitzmann vd., 2017; Grafik). Bununla birlikte estrojenle kombine edildiklerinde bu baskılama oranı %95’e çıkar ve testosteron seviyeleri cis kadınların sahip oldukları normal aralıklarına iner (Fung, Hellstern-Layefsky, ve Lega, 2017). Progestojenlerin genellikle, cis kadınlardaki yumurta atılmasını durdurmak için gerekli olan dozlarının yaklaşık 5—10 katı düzeyindeki dozlarda maksimum testosteron baskılayıcı kapasitesine ulaştığı görülmektedir. Progestojenler arasında, düşük etki gücü ve atipik özellikleri nedeniyle oral progesteron ve didrogesteron bir istisna oluşturur; bu ilaçlar belirgin antigonadotropik etkiye sahip değildir ve testosteron seviyelerini baskılamaları beklenmemektedir (Holst, 1983; Holst vd., 1983; Ottosson, 1984; Maxson ve Hargrove, 1985; Saarikoski, Yliskosk, ve Penttilä, 1990).
Progestojenler, progesteron ve progestinleri içermektedir, progestinler; progesteron veya testosteronun yapısal modifikasyonuyla elde edilen sentetik progestojenlerdir. Farklı yapısal sınıflara ayrılan, çok sayıda ve çeşitli özelliklere sahip onlarca farklı progestin bulunmaktadır (Tablo). Farklı sınıflardaki bazı temel progestinlere örnek olarak; 17α-hidroksiprogesteron türevi olan medroksiprogesteron asetat (MPA; piyasada Tarlusal, Depo-Provera, Divina [mavi tabletlerinde] isimleriyle bulunur), 19-nortestosteron türevi olan noretisteron (NET; piyasada Jineteron, Primolut-N, Activelle, Kliogest, Mesigyna, Trisequens [beyaz tabletlerinde] isimleriyle bulunur), retroprogesteron türevi didrogesteron (piyasada Duphaston olarak bulunur) ve 17α-spirolakton türevi drospirenon (piyasada Angeliq, Yasmin, Drosetil, Drospera, Jerassi, Yazz, Yesdro isimleriyle bulunur) gösterilebilir. Progestinler, progesterona göre ilaç olarak kullanımda daha uygun farmakokinetik özellikler için geliştirilmiştir. Klinik uygulamada kullanılan birkaç progestin, transfeminen HRT’sinde yer almıştır; ancak birkaç istisna dışında progestojenler temel olarak benzer progestojenik etkiler gösterdiğinden dolayı, hemen hemen herhangi bir progestojen de bu amaçla kullanılabilmektedir.
Progestojenler, progestojenik aktiviteleri aracılığıyla antigonadotropik etkilere sahiptir ve hipofizden gonadotropin (LH, FSH) salınımını doz ile bağlantılı olarak baskılarlar. Bunun sonucunda gonadotropin kaynaklı gonadal uyarım azalmaktadır; bu da cinsiyet hormonu üretiminin ve doğurganlığın azalmasıyla sonuçlanmaktadır. Çeşitli progestojenlerin cis erkekler ve transfeminenler üzerindeki doz ile bağlantılı olarak testosteron baskılayıcı etkililiği klinik çalışamlarda tanımlanmıştır (Nieschlag, Zitzmann, ve Kamischke, 2003; Nieschlag, 2010; Nieschlag ve Behre, 2012; Zitzmann vd., 2017). Bunun dikkat çeken örnekleri arasında siproteron asetat (CPA; Wiki), MPA (Wiki), NET (Wiki) ve esteri olan noretisteron asetat (NETA), levonorgestrel (LNG; Zitzmann vd., 2017; Wiki), desogestrel (DSG; Wu vd., 1999; Wiki), dienogest (DNG; Meriggiola vd., 2002; Wiki) ve progesteron (Wiki) gibi bileşikler yer almaktadır. Tek başlarına yüksek doz progestojenler, testosteron düzeylerini ortalama %50—70 oranında baskılayabilmektedirler (Wang ve Yeung, 1980; Zitzmann vd., 2017; Grafik). Bununla birlikte estrojenle kombine edildiklerinde bu baskılama oranı %95’e çıkar ve testosteron seviyeleri cis kadınların sahip oldukları normal aralıklarına iner (Fung, Hellstern-Layefsky, ve Lega, 2017). Progestojenlerin genellikle, cis kadınlardaki yumurta atılmasını durdurmak için gerekli olan dozlarının yaklaşık 5—10 katı düzeyindeki dozlarda maksimum testosteron baskılayıcı kapasitesine ulaştığı görülmektedir. Progestojenler arasında, düşük etki gücü ve atipik özellikleri nedeniyle oral progesteron ve didrogesteron bir istisna oluşturur; bu ilaçlar belirgin antigonadotropik etkiye sahip değildir ve testosteron seviyelerini baskılamaları beklenmemektedir (Holst, 1983; Holst vd., 1983; Ottosson, 1984; Maxson ve Hargrove, 1985; Saarikoski, Yliskosk, ve Penttilä, 1990).
Progestojenler, progesteron ve progestinleri içermektedir, progestinler; progesteron veya testosteronun yapısal modifikasyonuyla elde edilen sentetik progestojenlerdir. Farklı yapısal sınıflara ayrılan, çok sayıda ve çeşitli özelliklere sahip onlarca farklı progestin bulunmaktadır (Tablo). Farklı sınıflardaki bazı temel progestinlere örnek olarak; 17α-hidroksiprogesteron türevi olan medroksiprogesteron asetat (MPA; piyasada Tarlusal, Depo-Provera, Divina [mavi tabletlerinde] isimleriyle bulunur), 19-nortestosteron türevi olan noretisteron (NET; piyasada Jineteron, Primolut-N, Activelle, Kliogest, Mesigyna, Trisequens [beyaz tabletlerinde] isimleriyle bulunur), retroprogesteron türevi didrogesteron (piyasada Duphaston olarak bulunur) ve 17α-spirolakton türevi drospirenon (piyasada Angeliq, Yasmin, Drosetil, Drospera, Jerassi, Yazz, Yesdro isimleriyle bulunur) gösterilebilir. Progestinler, progesterona göre ilaç olarak kullanımda daha uygun farmakokinetik özellikler için geliştirilmiştir. Klinik uygulamada kullanılan birkaç progestin, transfeminen HRT’sinde yer almıştır; ancak birkaç istisna dışında progestojenler temel olarak benzer progestojenik etkiler gösterdiğinden dolayı, hemen hemen herhangi bir progestojen de bu amaçla kullanılabilmektedir.
Progestojenler, progestojenik aktiviteleri aracılığıyla antigonadotropik etkilere sahiptir ve hipofizden gonadotropin (LH, FSH) salınımını doz ile bağlantılı olarak baskılarlar. Bunun sonucunda gonadotropin kaynaklı gonadal uyarım azalmaktadır; bu da cinsiyet hormonu üretiminin ve doğurganlığın azalmasıyla sonuçlanmaktadır. Çeşitli progestojenlerin cis erkekler ve transfeminenler üzerindeki doz ile bağlantılı olarak testosteron baskılayıcı etkililiği klinik çalışamlarda tanımlanmıştır (Nieschlag, Zitzmann, ve Kamischke, 2003; Nieschlag, 2010; Nieschlag ve Behre, 2012; Zitzmann vd., 2017). Bunun dikkat çeken örnekleri arasında siproteron asetat (CPA; Wiki), MPA (Wiki), NET (Wiki) ve esteri olan noretisteron asetat (NETA), levonorgestrel (LNG; Zitzmann vd., 2017; Wiki), desogestrel (DSG; Wu vd., 1999; Wiki), dienogest (DNG; Meriggiola vd., 2002; Wiki) ve progesteron (Wiki) gibi bileşikler yer almaktadır. Tek başlarına yüksek doz progestojenler, testosteron düzeylerini ortalama %50—70 oranında baskılayabilmektedirler (Wang ve Yeung, 1980; Zitzmann vd., 2017; Grafik). Bununla birlikte estrojenle kombine edildiklerinde bu baskılama oranı %95’e çıkar ve testosteron seviyeleri cis kadınların sahip oldukları normal aralıklarına iner (Fung, Hellstern-Layefsky, ve Lega, 2017). Progestojenlerin genellikle, cis kadınlardaki yumurta atılmasını durdurmak için gerekli olan dozlarının yaklaşık 5—10 katı düzeyindeki dozlarda maksimum testosteron baskılayıcı kapasitesine ulaştığı görülmektedir. Progestojenler arasında, düşük etki gücü ve atipik özellikleri nedeniyle oral progesteron ve didrogesteron bir istisna oluşturur; bu ilaçlar belirgin antigonadotropik etkiye sahip değildir ve testosteron seviyelerini baskılamaları beklenmemektedir (Holst, 1983; Holst vd., 1983; Ottosson, 1984; Maxson ve Hargrove, 1985; Saarikoski, Yliskosk, ve Penttilä, 1990).
Transfeminenlerde testosteron baskılanmasına yardımcı olmalarının yanı sıra, progestojenlerin feminenleşme ya da meme gelişimi üzerinde net veya bilinen bir faydası bulunmamaktadır. Bazı transfeminenler, progestojen kullanımıyla meme gelişimlerinin iyileştiğini anekdotal olarak belirtseler de progestojenlerin meme boyutunu veya şeklini iyileştirmedeki rolü literatürde halen tartışmalı bir biçimdedir ve günümüzde teori ya da kanıtlarla desteklenmemektedir (Flamant, Vervalcke, ve T’Sjoen (2023); Yang vd. 2024). Özellikle yüksek dozlarda erken dönemde progestojen kullanımının, meme gelişimi üzerinde ters bir etkiye sahip olabileceği olasılığı da mevcuttur (Zacharin, 2000; Bondy vd., 2007; Colvin, Devineni, ve Ashraf, 2014; Wierckx, Gooren, ve T’Sjoen, 2014; Kaiser ve Ho, 2015; Bauman, Novello, ve Kreitzer, 2016; Gawlik vd., 2016; Randolph, 2018; Donaldson vd., 2019; Heath ve Wynne, 2019a; Heath ve Wynne, 2019b; Iwamoto vd., 2019; Crowley ve Pitteloud, 2020; Naseem, Lokman, ve Fitzgerald, 2021; Federici vd., 2022; Lucien vd., 2022; Rothman ve Iwamoto, 2022). Ayrıca birçok transfeminen, progestojenlerin cinsel istek/libido üzerinde olumlu etkileri olduğunu anekdotal olarak belirtmiştir. Ancak mevcut literatürün gözden geçirilmesiyle, progesteron veya progestinlerin insanlarda cinsel isteği/libidoyu olumlu yönde etkilediğine dair bir bulguya rastlanmamıştır (Sandhu vd., 2011; Worsley vd., 2016). Mevcut veriler, progestojenlerin cinsel istek üzerinde nötr bir etkiye sahip olabileceğini veya bunu baskılayabileceğini (özellikle de yüksek dozlarda) düşündürmektedir (Regan, 1999). Bazı kişiler, progesteronun transfeminenlerde duygu durumunu iyileştirebileceğini de öne sürmüştür; ancak bu fikri destekleyen klinik kanıtlar da günümüzde mevcut değildir (Coleman vd., 2022; Nolan vd., 2022). Dikkate değer şekilde, luteal faz seviyelerindeki progesteron, allopregnanolon gibi nörostreoid metaboliteleri nedeniyle cis kadınların yaklaşık %30’unda duygudurumu kötüleştirdiği görünmektedir ve cis kadınların %2—10’unda ise premenstrüel sendrom (PMS) ve premenstrüel disforik bozukluk (PMDD) tanıları ile kendini gösteren daha belirgin olumsuz etkilere yol açmaktadır (Bäckström vd., 2011; Edler Schiller, Schmidt, ve Rubinow, 2014; Sundström-Poromaa vd., 2020). Transfeminenlerde progestojenlerin muhtemel olumlu etkilerini değerlendirmek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.
Transfeminenlerde testosteron baskılanmasına yardımcı olmalarının yanı sıra, progestojenlerin feminenleşme ya da meme gelişimi üzerinde net veya bilinen bir faydası bulunmamaktadır. Bazı transfeminenler, progestojen kullanımıyla meme gelişimlerinin iyileştiğini anekdotal olarak belirtseler de progestojenlerin meme boyutunu veya şeklini iyileştirmedeki rolü literatürde halen tartışmalı bir biçimdedir ve günümüzde teori ya da kanıtlarla desteklenmemektedir (Flamant, Vervalcke, ve T’Sjoen (2023); Yang vd. 2024). Özellikle yüksek dozlarda erken dönemde progestojen kullanımının, meme gelişimi üzerinde ters bir etkiye sahip olabileceği olasılığı da mevcuttur (Zacharin, 2000; Bondy vd., 2007; Colvin, Devineni, ve Ashraf, 2014; Wierckx, Gooren, ve T’Sjoen, 2014; Kaiser ve Ho, 2015; Bauman, Novello, ve Kreitzer, 2016; Gawlik vd., 2016; Randolph, 2018; Donaldson vd., 2019; Heath ve Wynne, 2019a; Heath ve Wynne, 2019b; Iwamoto vd., 2019; Crowley ve Pitteloud, 2020; Naseem, Lokman, ve Fitzgerald, 2021; Federici vd., 2022; Lucien vd., 2022; Rothman ve Iwamoto, 2022). Ayrıca birçok transfeminen, progestojenlerin cinsel istek/libido üzerinde olumlu etkileri olduğunu anekdotal olarak belirtmiştir. Ancak mevcut literatürün gözden geçirilmesiyle, progesteron veya progestinlerin insanlarda cinsel isteği/libidoyu olumlu yönde etkilediğine dair bir bulguya rastlanmamıştır (Sandhu vd., 2011; Worsley vd., 2016). Mevcut veriler, progestojenlerin cinsel istek üzerinde nötr bir etkiye sahip olabileceğini veya bunu baskılayabileceğini (özellikle de yüksek dozlarda) düşündürmektedir (Regan, 1999). Bazı kişiler, progesteronun transfeminenlerde duygu durumunu iyileştirebileceğini de öne sürmüştür; ancak bu fikri destekleyen klinik kanıtlar da günümüzde mevcut değildir (Coleman vd., 2022; Nolan vd., 2022). Dikkate değer şekilde, luteal faz seviyelerindeki progesteron, allopregnanolon gibi nörostreoid metaboliteleri nedeniyle cis kadınların yaklaşık %30’unda duygudurumu kötüleştirdiği görünmektedir ve cis kadınların %2—10’unda ise premenstrüel sendrom (PMS) ve premenstrüel disforik bozukluk (PMDD) tanıları ile kendini gösteren daha belirgin olumsuz etkilere yol açmaktadır (Bäckström vd., 2011; Edler Schiller, Schmidt, ve Rubinow, 2014; Sundström-Poromaa vd., 2020). Transfeminenlerde progestojenlerin muhtemel olumlu etkilerini değerlendirmek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.
Transfeminenlerde testosteron baskılanmasına yardımcı olmalarının yanı sıra, progestojenlerin feminenleşme ya da meme gelişimi üzerinde net veya bilinen bir faydası bulunmamaktadır. Bazı transfeminenler, progestojen kullanımıyla meme gelişimlerinin iyileştiğini anekdotal olarak belirtseler de progestojenlerin meme boyutunu veya şeklini iyileştirmedeki rolü literatürde halen tartışmalı bir biçimdedir ve günümüzde teori ya da kanıtlarla desteklenmemektedir (Flamant, Vervalcke, ve T’Sjoen (2023); Yang vd. 2024). Özellikle yüksek dozlarda erken dönemde progestojen kullanımının, meme gelişimi üzerinde ters bir etkiye sahip olabileceği olasılığı da mevcuttur (Zacharin, 2000; Bondy vd., 2007; Colvin, Devineni, ve Ashraf, 2014; Wierckx, Gooren, ve T’Sjoen, 2014; Kaiser ve Ho, 2015; Bauman, Novello, ve Kreitzer, 2016; Gawlik vd., 2016; Randolph, 2018; Donaldson vd., 2019; Heath ve Wynne, 2019a; Heath ve Wynne, 2019b; Iwamoto vd., 2019; Crowley ve Pitteloud, 2020; Naseem, Lokman, ve Fitzgerald, 2021; Federici vd., 2022; Lucien vd., 2022; Rothman ve Iwamoto, 2022). Ayrıca birçok transfeminen, progestojenlerin cinsel istek/libido üzerinde olumlu etkileri olduğunu anekdotal olarak belirtmiştir. Ancak mevcut literatürün gözden geçirilmesiyle, progesteron veya progestinlerin insanlarda cinsel isteği/libidoyu olumlu yönde etkilediğine dair bir bulguya rastlanmamıştır (Sandhu vd., 2011; Worsley vd., 2016). Mevcut veriler, progestojenlerin cinsel istek üzerinde nötr bir etkiye sahip olabileceğini veya bunu baskılayabileceğini (özellikle de yüksek dozlarda) düşündürmektedir (Regan, 1999). Bazı kişiler, progesteronun transfeminenlerde duygu durumunu iyileştirebileceğini de öne sürmüştür; ancak bu fikri destekleyen klinik kanıtlar da günümüzde mevcut değildir (Coleman vd., 2022; Nolan vd., 2022). Dikkate değer şekilde, luteal faz seviyelerindeki progesteron, allopregnanolon gibi nörostreoid metaboliteleri nedeniyle cis kadınların yaklaşık %30’unda duygudurumu kötüleştirdiği görünmektedir ve cis kadınların %2—10’unda ise premenstrüel sendrom (PMS) ve premenstrüel disforik bozukluk (PMDD) tanıları ile kendini gösteren daha belirgin olumsuz etkilere yol açmaktadır (Bäckström vd., 2011; Edler Schiller, Schmidt, ve Rubinow, 2014; Sundström-Poromaa vd., 2020). Transfeminenlerde progestojenlerin muhtemel olumlu etkilerini değerlendirmek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.
Progestojenlerin sebep olabileceği riskler ve olumsuzluklar
Klinik kullanımda olan progestojenlerin çoğunda, progestojenik aktivitelerine ek olarak hedef dışı (off-target) ek aktiviteler de bulunmaktadır ve bu aktiviteler arasında istenmeyen sonuçlar elde edilebilmektedir (Kuhl, 2005; Stanczyk vd., 2013; Tablo). Progesteronun, nörostreoid niteliği başta olmak üzere, progestinlerle paylaşılmayan çeşitli ek etkileri vardır ve bunlar merkezî sinir sistemi gibi çoklu sistemlerde kendini gösterebilmektedir. MPA ile NET ve türevleri, transfeminenler için istenmeyen bir özellik olan zayıf androjenik aktivite göstermektedirler. NET ve bazı ilişkili progestinler, yüksek dozlarda etinilestradiol (EE) metabolitine dönüşebilir ve bu nedenle EE benzeri estrojenik etkilere (örn. kan pıhtısı ve ilgili kardiyovasküler sorunlarda artış) neden olabilmektedir. Progestojenlerin diğer hedef dışı aktiviteleri arasında antiandrojenik, glukokortikoid ve antimeralokortikoid etkiler bulunmaktadır. Bu ek etkiler, hem HRT etkinliğinde (örn. androjen baskılanması) hem de olası yan etkiler ve sağlık risklerinde farklılıklara yol açabilmektedir. İstenmeyen hedef dışı aktiviteler (androjenik ve glukokortikoid aktivite) içermeyen bazı dikkat çekici progestinler arasında düşük doz CPA, drospirenon (DRSP), dienogest, nomegestrol asetat (NOMAC), didrogesteron ve hidroksiprogesteron kaproat (OHPC) bulunmaktadır. Bununla birlikte, bu progestinler arasında transfeminenlerde kayda değer ölçüde kullanılmakta ve araştırılmakta olan progestin yalnızca CPA’dır.
HRT’de estrojene ek progestojen eklenmesiyle, çeşitli olumsuz sağlık problemlerinin ortaya çıkabileceği bildirilmiştir. Bunlara kan pıhtısı riskinde artış (Wierckx vd., 2013; Weinand ve Safer, 2015; Arnold vd., 2016; Getahun vd., 2018; Irwig, 2018; Connelly vd., 2019; Connors ve Middeldorp, 2019; Goldstein vd., 2019; Iwamoto vd., 2019; Khan vd., 2019; Konkle ve Sood, 2019; Quinton, 2019; Swee, Javaid, ve Quinton, 2019; Abou-Ismail, Sridhar, ve Nayak, 2020), koroner kalp hastalığı ve meme kanseri riski (de Blok, Dreijerink, ve Heijer, 2019) dahildir.
Yüksek doz progestojen kullanımı, ayrıca menenjiomlar ve prolaktinomlar gibi bazı kanser olmayan beyin tümörlerinin riskini de arttırmasıyla ilişkilendirilmiştir (Roland vd., 2024; Samoyeau vd., 2022; Lee vd., 2022; Millward vd., 2021; Mikkelsen vd., 2021; Weill vd., 2021). Koroner kalp hastalığı riskinin, belirli progestojenlerin zayıf androjenik aktivitesinin kan lipid profili üzerindeki etkilerinden kaynaklandığı düşünülebilir; ancak bahsi geçen riskler muhtemelen progestojenik aktiviteye bağlıdır (Stanczyk vd., 2013; Jiang ve Tian, 2017). Sağlık risklerinin yanı sıra progestojenler, olumsuz duygudurum değişiklikleriyle de ilişkilendirilmiştir (Dennis vd., 2008; Westhoff vd., 1998; Worly vd., 2018). Ancak, progesteron ve nörostreoid metabolitleri haricinde bu etkiler tartışmalıdır ve kanıtlarla güçlü biçimde desteklenmemektedir. Progestojenler genellikle iyi tolere edilir ve çok fazla yan etkiye yol açmadıkları düşünülmektedir.
Bazı progestinlerin aksine, progesteronun istenmeyen hedef dışı aktiviteleri bulunmamaktadır. Androjenik aktiviteye sahip olmadığı için, progesteron kan lipidleri üzerinde olumsuz bir etkiye neden olmaz ve koroner kalp hastalığı riskini arttırması beklenmemektedir. Dikkat çekici biçimde, oral progesteronun estrojene ek olarak eklenmesinin, kan pıhtısı riskini arttırmadığı belirtilmektedir (Davey, 2018; Scarabin, 2018). Ayrıca kısa süreli kullanımda, oral progesteronun progestinlere kıyasla daha düşük meme kanseri riskine sahip olduğu düşünülmektedir; ancak bu durumun uzun süreli (>5 yıl) kullanım için geçerli olmadığı belirtilmektedir (CGHFBC, 2019; Stute, Wildt, ve Neulen, 2018; Mirkin, 2018; Fournier vd., 2007). Dolayısıyla, progesteronun henüz tam olarak açıklığa kavuşturulmamış bazı nedenlerle progestinlere göre daha güvenli bir progestojen olabileceği ve cis kadınlar ile transfeminenlerde HRT için tercih edilebileceği öne sürülmüştür. Ancak bu görüşlere karşı teorik itirazla da mevcuttur. Oral progesteronun tipik dozlarda çok düşük progesteron seviyeleri oluşturduğu ve yalnızca zayıf progestojenik etkilere sahip olduğu bilinmektedir (Sitruk-Ware vd., 1987; de Lignieres, Dennerstein, ve Backstrom, 1995; de Lignieres, 1999; de Ziegler ve Fanchin, 2000; Lobo, 2000; Kuhl, 2005). Oral progesteronun daha iyi güvenlik profiline sahip olduğu gibi görünen bu durum, gerçekte oluşan progesteron seviyelerinin bir sonucu olabilir ve bu da progestojenik dozla ilişkilidir. Fizyolojik ve tam progestojenik güce sahip dozlarda uygulanan oral olmayan progesteron, sağlık sonuçları bakımından hiçbir zaman uygun şekilde değerlendirilmemiştir ve progestinlerle benzer risklere sahip olması pek olasıdır (Kuhl ve Schneider, 2013; Davey, 2018).
Progestojenlerin sebep olabileceği riskler ve olumsuzluklar
Klinik kullanımda olan progestojenlerin çoğunda, progestojenik aktivitelerine ek olarak hedef dışı (off-target) ek aktiviteler de bulunmaktadır ve bu aktiviteler arasında istenmeyen sonuçlar elde edilebilmektedir (Kuhl, 2005; Stanczyk vd., 2013; Tablo). Progesteronun, nörostreoid niteliği başta olmak üzere, progestinlerle paylaşılmayan çeşitli ek etkileri vardır ve bunlar merkezî sinir sistemi gibi çoklu sistemlerde kendini gösterebilmektedir. MPA ile NET ve türevleri, transfeminenler için istenmeyen bir özellik olan zayıf androjenik aktivite göstermektedirler. NET ve bazı ilişkili progestinler, yüksek dozlarda etinilestradiol (EE) metabolitine dönüşebilir ve bu nedenle EE benzeri estrojenik etkilere (örn. kan pıhtısı ve ilgili kardiyovasküler sorunlarda artış) neden olabilmektedir. Progestojenlerin diğer hedef dışı aktiviteleri arasında antiandrojenik, glukokortikoid ve antimeralokortikoid etkiler bulunmaktadır. Bu ek etkiler, hem HRT etkinliğinde (örn. androjen baskılanması) hem de olası yan etkiler ve sağlık risklerinde farklılıklara yol açabilmektedir. İstenmeyen hedef dışı aktiviteler (androjenik ve glukokortikoid aktivite) içermeyen bazı dikkat çekici progestinler arasında düşük doz CPA, drospirenon (DRSP), dienogest, nomegestrol asetat (NOMAC), didrogesteron ve hidroksiprogesteron kaproat (OHPC) bulunmaktadır. Bununla birlikte, bu progestinler arasında transfeminenlerde kayda değer ölçüde kullanılmakta ve araştırılmakta olan progestin yalnızca CPA’dır.
HRT’de estrojene ek progestojen eklenmesiyle, çeşitli olumsuz sağlık problemlerinin ortaya çıkabileceği bildirilmiştir. Bunlara kan pıhtısı riskinde artış (Wierckx vd., 2013; Weinand ve Safer, 2015; Arnold vd., 2016; Getahun vd., 2018; Irwig, 2018; Connelly vd., 2019; Connors ve Middeldorp, 2019; Goldstein vd., 2019; Iwamoto vd., 2019; Khan vd., 2019; Konkle ve Sood, 2019; Quinton, 2019; Swee, Javaid, ve Quinton, 2019; Abou-Ismail, Sridhar, ve Nayak, 2020), koroner kalp hastalığı ve meme kanseri riski (de Blok, Dreijerink, ve Heijer, 2019) dahildir.
Yüksek doz progestojen kullanımı, ayrıca menenjiomlar ve prolaktinomlar gibi bazı kanser olmayan beyin tümörlerinin riskini de arttırmasıyla ilişkilendirilmiştir (Roland vd., 2024; Samoyeau vd., 2022; Lee vd., 2022; Millward vd., 2021; Mikkelsen vd., 2021; Weill vd., 2021). Koroner kalp hastalığı riskinin, belirli progestojenlerin zayıf androjenik aktivitesinin kan lipid profili üzerindeki etkilerinden kaynaklandığı düşünülebilir; ancak bahsi geçen riskler muhtemelen progestojenik aktiviteye bağlıdır (Stanczyk vd., 2013; Jiang ve Tian, 2017). Sağlık risklerinin yanı sıra progestojenler, olumsuz duygudurum değişiklikleriyle de ilişkilendirilmiştir (Dennis vd., 2008; Westhoff vd., 1998; Worly vd., 2018). Ancak, progesteron ve nörostreoid metabolitleri haricinde bu etkiler tartışmalıdır ve kanıtlarla güçlü biçimde desteklenmemektedir. Progestojenler genellikle iyi tolere edilir ve çok fazla yan etkiye yol açmadıkları düşünülmektedir.
Bazı progestinlerin aksine, progesteronun istenmeyen hedef dışı aktiviteleri bulunmamaktadır. Androjenik aktiviteye sahip olmadığı için, progesteron kan lipidleri üzerinde olumsuz bir etkiye neden olmaz ve koroner kalp hastalığı riskini arttırması beklenmemektedir. Dikkat çekici biçimde, oral progesteronun estrojene ek olarak eklenmesinin, kan pıhtısı riskini arttırmadığı belirtilmektedir (Davey, 2018; Scarabin, 2018). Ayrıca kısa süreli kullanımda, oral progesteronun progestinlere kıyasla daha düşük meme kanseri riskine sahip olduğu düşünülmektedir; ancak bu durumun uzun süreli (>5 yıl) kullanım için geçerli olmadığı belirtilmektedir (CGHFBC, 2019; Stute, Wildt, ve Neulen, 2018; Mirkin, 2018; Fournier vd., 2007). Dolayısıyla, progesteronun henüz tam olarak açıklığa kavuşturulmamış bazı nedenlerle progestinlere göre daha güvenli bir progestojen olabileceği ve cis kadınlar ile transfeminenlerde HRT için tercih edilebileceği öne sürülmüştür. Ancak bu görüşlere karşı teorik itirazla da mevcuttur. Oral progesteronun tipik dozlarda çok düşük progesteron seviyeleri oluşturduğu ve yalnızca zayıf progestojenik etkilere sahip olduğu bilinmektedir (Sitruk-Ware vd., 1987; de Lignieres, Dennerstein, ve Backstrom, 1995; de Lignieres, 1999; de Ziegler ve Fanchin, 2000; Lobo, 2000; Kuhl, 2005). Oral progesteronun daha iyi güvenlik profiline sahip olduğu gibi görünen bu durum, gerçekte oluşan progesteron seviyelerinin bir sonucu olabilir ve bu da progestojenik dozla ilişkilidir. Fizyolojik ve tam progestojenik güce sahip dozlarda uygulanan oral olmayan progesteron, sağlık sonuçları bakımından hiçbir zaman uygun şekilde değerlendirilmemiştir ve progestinlerle benzer risklere sahip olması pek olasıdır (Kuhl ve Schneider, 2013; Davey, 2018).
Progestojenlerin sebep olabileceği riskler ve olumsuzluklar
Klinik kullanımda olan progestojenlerin çoğunda, progestojenik aktivitelerine ek olarak hedef dışı (off-target) ek aktiviteler de bulunmaktadır ve bu aktiviteler arasında istenmeyen sonuçlar elde edilebilmektedir (Kuhl, 2005; Stanczyk vd., 2013; Tablo). Progesteronun, nörostreoid niteliği başta olmak üzere, progestinlerle paylaşılmayan çeşitli ek etkileri vardır ve bunlar merkezî sinir sistemi gibi çoklu sistemlerde kendini gösterebilmektedir. MPA ile NET ve türevleri, transfeminenler için istenmeyen bir özellik olan zayıf androjenik aktivite göstermektedirler. NET ve bazı ilişkili progestinler, yüksek dozlarda etinilestradiol (EE) metabolitine dönüşebilir ve bu nedenle EE benzeri estrojenik etkilere (örn. kan pıhtısı ve ilgili kardiyovasküler sorunlarda artış) neden olabilmektedir. Progestojenlerin diğer hedef dışı aktiviteleri arasında antiandrojenik, glukokortikoid ve antimeralokortikoid etkiler bulunmaktadır. Bu ek etkiler, hem HRT etkinliğinde (örn. androjen baskılanması) hem de olası yan etkiler ve sağlık risklerinde farklılıklara yol açabilmektedir. İstenmeyen hedef dışı aktiviteler (androjenik ve glukokortikoid aktivite) içermeyen bazı dikkat çekici progestinler arasında düşük doz CPA, drospirenon (DRSP), dienogest, nomegestrol asetat (NOMAC), didrogesteron ve hidroksiprogesteron kaproat (OHPC) bulunmaktadır. Bununla birlikte, bu progestinler arasında transfeminenlerde kayda değer ölçüde kullanılmakta ve araştırılmakta olan progestin yalnızca CPA’dır.
HRT’de estrojene ek progestojen eklenmesiyle, çeşitli olumsuz sağlık problemlerinin ortaya çıkabileceği bildirilmiştir. Bunlara kan pıhtısı riskinde artış (Wierckx vd., 2013; Weinand ve Safer, 2015; Arnold vd., 2016; Getahun vd., 2018; Irwig, 2018; Connelly vd., 2019; Connors ve Middeldorp, 2019; Goldstein vd., 2019; Iwamoto vd., 2019; Khan vd., 2019; Konkle ve Sood, 2019; Quinton, 2019; Swee, Javaid, ve Quinton, 2019; Abou-Ismail, Sridhar, ve Nayak, 2020), koroner kalp hastalığı ve meme kanseri riski (de Blok, Dreijerink, ve Heijer, 2019) dahildir.
Yüksek doz progestojen kullanımı, ayrıca menenjiomlar ve prolaktinomlar gibi bazı kanser olmayan beyin tümörlerinin riskini de arttırmasıyla ilişkilendirilmiştir (Roland vd., 2024; Samoyeau vd., 2022; Lee vd., 2022; Millward vd., 2021; Mikkelsen vd., 2021; Weill vd., 2021). Koroner kalp hastalığı riskinin, belirli progestojenlerin zayıf androjenik aktivitesinin kan lipid profili üzerindeki etkilerinden kaynaklandığı düşünülebilir; ancak bahsi geçen riskler muhtemelen progestojenik aktiviteye bağlıdır (Stanczyk vd., 2013; Jiang ve Tian, 2017). Sağlık risklerinin yanı sıra progestojenler, olumsuz duygudurum değişiklikleriyle de ilişkilendirilmiştir (Dennis vd., 2008; Westhoff vd., 1998; Worly vd., 2018). Ancak, progesteron ve nörostreoid metabolitleri haricinde bu etkiler tartışmalıdır ve kanıtlarla güçlü biçimde desteklenmemektedir. Progestojenler genellikle iyi tolere edilir ve çok fazla yan etkiye yol açmadıkları düşünülmektedir.
Bazı progestinlerin aksine, progesteronun istenmeyen hedef dışı aktiviteleri bulunmamaktadır. Androjenik aktiviteye sahip olmadığı için, progesteron kan lipidleri üzerinde olumsuz bir etkiye neden olmaz ve koroner kalp hastalığı riskini arttırması beklenmemektedir. Dikkat çekici biçimde, oral progesteronun estrojene ek olarak eklenmesinin, kan pıhtısı riskini arttırmadığı belirtilmektedir (Davey, 2018; Scarabin, 2018). Ayrıca kısa süreli kullanımda, oral progesteronun progestinlere kıyasla daha düşük meme kanseri riskine sahip olduğu düşünülmektedir; ancak bu durumun uzun süreli (>5 yıl) kullanım için geçerli olmadığı belirtilmektedir (CGHFBC, 2019; Stute, Wildt, ve Neulen, 2018; Mirkin, 2018; Fournier vd., 2007). Dolayısıyla, progesteronun henüz tam olarak açıklığa kavuşturulmamış bazı nedenlerle progestinlere göre daha güvenli bir progestojen olabileceği ve cis kadınlar ile transfeminenlerde HRT için tercih edilebileceği öne sürülmüştür. Ancak bu görüşlere karşı teorik itirazla da mevcuttur. Oral progesteronun tipik dozlarda çok düşük progesteron seviyeleri oluşturduğu ve yalnızca zayıf progestojenik etkilere sahip olduğu bilinmektedir (Sitruk-Ware vd., 1987; de Lignieres, Dennerstein, ve Backstrom, 1995; de Lignieres, 1999; de Ziegler ve Fanchin, 2000; Lobo, 2000; Kuhl, 2005). Oral progesteronun daha iyi güvenlik profiline sahip olduğu gibi görünen bu durum, gerçekte oluşan progesteron seviyelerinin bir sonucu olabilir ve bu da progestojenik dozla ilişkilidir. Fizyolojik ve tam progestojenik güce sahip dozlarda uygulanan oral olmayan progesteron, sağlık sonuçları bakımından hiçbir zaman uygun şekilde değerlendirilmemiştir ve progestinlerle benzer risklere sahip olması pek olasıdır (Kuhl ve Schneider, 2013; Davey, 2018).
Günümüzde progestojenlerin transfeminen HRT'deki yeri
Feminizasyon ve meme gelişimi üzerindeki etkilerinin belirsizliği ile bilinen ve olası olumsuz etkileri ile riskleri nedeniyle, progestojenler günümüzde transfeminenlerin HRT rejiminde rutin olarak kullanılmamaktadır. Önde gelen trans sağlığı kılavuzları, transfeminenlerde progestojen kullanımıyla ilgili mevcut kanıtların sınırlılıklarına dikkat çekmekte ve kullanımları konusunda çeşitli tutumlar sergilemektedir. Kimi kaynaklar açıkça kullanılmaması önermekte (Coleman vd., 2022—WPATH SOC8), kimileri daha nötr bir yaklaşım benimsemekte (Hembree vd., 2017—Endocrine Society guidelines) ya da kullanımına izin vermektedir (Deutsch, 2016—UCSF guidelines). Bununla birlikte, yukarıdakilere büyük bir istisna, transfeminenlerin HRT’sinde testosteron üretimini baskılamak amacıyla yaygın biçimde kullanılan ve tipik dozlarında güçlü bir progestojen etkisine sahip olan siproteron asetat (CPA) biçiminde karşımıza çıkmaktadır (bkz. Antiandrojenler).
Progestojenlerin çeşitli sağlık riskleri olsa da cis kadınlarda doğal olarak progesteron bulunduğu göz önüne alındığında, sağlıklı genç kişilerde progestojenlerin mutlak risklerinin oldukça düşük olduğu görülmektedir. Örneğin meme kanseri riski gibi bazı riskler, kullanım süresine bağlıdır ve gelişmesi uzun yıllar alabilmektedir. Transfeminenlerde progestojenlerin sağladığı testosteron baskılaması, CPA kullanımından da bilindiği üzere, oldukça yararlı olabilmektedir. Bu bakımdan, örneğin cerrahi olarak gonadların alınmasından önce birkaç yıl testosteron baskılamasına yardımcı olmak amacıyla progestojen almak gibi sınırlı süreli bir kullanımın makul kabul edilebileceği ileri sürülebilmektedir.
Progesteron; transfeminenlerde ağız yoluyla, dil altından, rektal yoldan veya kas içi (IM) veya deri altı yağ dokusuna (SC; SubQ) enjeksiyonlar verilebilir (Cometti, 2015). Progestinler ise genellikle oral yol ile kullanılır ancak bazı progestinlerin enjekte edilebilir formları da bulunmaktadır.
Günümüzde progestojenlerin transfeminen HRT'deki yeri
Feminizasyon ve meme gelişimi üzerindeki etkilerinin belirsizliği ile bilinen ve olası olumsuz etkileri ile riskleri nedeniyle, progestojenler günümüzde transfeminenlerin HRT rejiminde rutin olarak kullanılmamaktadır. Önde gelen trans sağlığı kılavuzları, transfeminenlerde progestojen kullanımıyla ilgili mevcut kanıtların sınırlılıklarına dikkat çekmekte ve kullanımları konusunda çeşitli tutumlar sergilemektedir. Kimi kaynaklar açıkça kullanılmaması önermekte (Coleman vd., 2022—WPATH SOC8), kimileri daha nötr bir yaklaşım benimsemekte (Hembree vd., 2017—Endocrine Society guidelines) ya da kullanımına izin vermektedir (Deutsch, 2016—UCSF guidelines). Bununla birlikte, yukarıdakilere büyük bir istisna, transfeminenlerin HRT’sinde testosteron üretimini baskılamak amacıyla yaygın biçimde kullanılan ve tipik dozlarında güçlü bir progestojen etkisine sahip olan siproteron asetat (CPA) biçiminde karşımıza çıkmaktadır (bkz. Antiandrojenler).
Progestojenlerin çeşitli sağlık riskleri olsa da cis kadınlarda doğal olarak progesteron bulunduğu göz önüne alındığında, sağlıklı genç kişilerde progestojenlerin mutlak risklerinin oldukça düşük olduğu görülmektedir. Örneğin meme kanseri riski gibi bazı riskler, kullanım süresine bağlıdır ve gelişmesi uzun yıllar alabilmektedir. Transfeminenlerde progestojenlerin sağladığı testosteron baskılaması, CPA kullanımından da bilindiği üzere, oldukça yararlı olabilmektedir. Bu bakımdan, örneğin cerrahi olarak gonadların alınmasından önce birkaç yıl testosteron baskılamasına yardımcı olmak amacıyla progestojen almak gibi sınırlı süreli bir kullanımın makul kabul edilebileceği ileri sürülebilmektedir.
Progesteron; transfeminenlerde ağız yoluyla, dil altından, rektal yoldan veya kas içi (IM) veya deri altı yağ dokusuna (SC; SubQ) enjeksiyonlar verilebilir (Cometti, 2015). Progestinler ise genellikle oral yol ile kullanılır ancak bazı progestinlerin enjekte edilebilir formları da bulunmaktadır.
Günümüzde progestojenlerin transfeminen HRT'deki yeri
Feminizasyon ve meme gelişimi üzerindeki etkilerinin belirsizliği ile bilinen ve olası olumsuz etkileri ile riskleri nedeniyle, progestojenler günümüzde transfeminenlerin HRT rejiminde rutin olarak kullanılmamaktadır. Önde gelen trans sağlığı kılavuzları, transfeminenlerde progestojen kullanımıyla ilgili mevcut kanıtların sınırlılıklarına dikkat çekmekte ve kullanımları konusunda çeşitli tutumlar sergilemektedir. Kimi kaynaklar açıkça kullanılmaması önermekte (Coleman vd., 2022—WPATH SOC8), kimileri daha nötr bir yaklaşım benimsemekte (Hembree vd., 2017—Endocrine Society guidelines) ya da kullanımına izin vermektedir (Deutsch, 2016—UCSF guidelines). Bununla birlikte, yukarıdakilere büyük bir istisna, transfeminenlerin HRT’sinde testosteron üretimini baskılamak amacıyla yaygın biçimde kullanılan ve tipik dozlarında güçlü bir progestojen etkisine sahip olan siproteron asetat (CPA) biçiminde karşımıza çıkmaktadır (bkz. Antiandrojenler).
Progestojenlerin çeşitli sağlık riskleri olsa da cis kadınlarda doğal olarak progesteron bulunduğu göz önüne alındığında, sağlıklı genç kişilerde progestojenlerin mutlak risklerinin oldukça düşük olduğu görülmektedir. Örneğin meme kanseri riski gibi bazı riskler, kullanım süresine bağlıdır ve gelişmesi uzun yıllar alabilmektedir. Transfeminenlerde progestojenlerin sağladığı testosteron baskılaması, CPA kullanımından da bilindiği üzere, oldukça yararlı olabilmektedir. Bu bakımdan, örneğin cerrahi olarak gonadların alınmasından önce birkaç yıl testosteron baskılamasına yardımcı olmak amacıyla progestojen almak gibi sınırlı süreli bir kullanımın makul kabul edilebileceği ileri sürülebilmektedir.
Progesteron; transfeminenlerde ağız yoluyla, dil altından, rektal yoldan veya kas içi (IM) veya deri altı yağ dokusuna (SC; SubQ) enjeksiyonlar verilebilir (Cometti, 2015). Progestinler ise genellikle oral yol ile kullanılır ancak bazı progestinlerin enjekte edilebilir formları da bulunmaktadır.
Oral Progesteron
Progesteron en yaygın olarak oral yol ile alınmaktadır, Türkiye’de piyasada olan Progestan ve Progynex gibi isimler ile satılmakta olup 100 veya 200 mg mikronize progesteron bulunan yağ dolu kapsüller şeklinde sunulmaktadır (Kuhl, 2005). Yaygın kullanımına rağmen, ileri teknoloji analiz yöntemleriyle (LC—MS) yapılan ölçümlerde oral uygulama yoluyla progesteron seviyelerinin çok düşük (<2 ng/mL [<6,4 nmol/L] – günde 100 mg doz ile) olduğu ve farklı alanlarda tatmin edici progestojenik etki sağlamak açısından yetersiz kaldığı bulunmuştur (Nahoul, Dehennin, ve Scholler, 1987; Nahoul ve de Ziegler, 1994; Levine ve Watson, 2000; Kuhl, 2011; Kuhl ve Schneider, 2013; Davey, 2018). Bu durumla bağlantılı olarak cis erkeklerde yüksek doz oral progesteronun (günde 400mg’a kadar) bile antigonadotropik etki veya testosteron baskılaması göstermediği rapor edilmiştir (Trollan vd., 1993). Bu bulgular, enjeksiyon gibi oral olmayan progesteron formları veya progestinler ile karşılaştırıldığında büyük bir zıtlık oluşmaktadır; çünkü bu yöntemler sabit dozlar ve yeterli testosteron baskılanması yapabilmektedirler (Kuhl, 2005; Ruan ve Mueck, 2014). Oral progesteronun düşük progestojenik gücüne ek olarak, vücutta allopregnanolon ve pregnanolon gibi nörostreoid metabolitlerine aşırı ölçüde dönüştürülmesi söz konusudur. Bu metabolitler güçlü GABAA reseptörü pozitif alosterik modülatörleridir ve uyku hali, bilişsel, bellek ve motor bozukluklar ile duygudurum değişiklikleri gibi fazla alkol kullanımının sonucuna bezner istenmeyen yan etkilere yol açabilmektedir (Shaw, 1978; Bäckström vd., 2014). Bu yan etkilerden kaçınmak için kullanacak kişilerin oral progesteronu geceleri yatmadan önce almaları tavsiye edilmektedir. Tüm bu nedenlerle pek de pratik olamamasına rağmen, progesteron için oral olmayan yollara başvurulması daha çok tercih edilebilir görünmektedir. Ayrıca oral progesteron kapsülleri rektal uygulama ile alınabilmektedir (bkz. Rektal Progesteron).
Oral Progesteron
Progesteron en yaygın olarak oral yol ile alınmaktadır, Türkiye’de piyasada olan Progestan ve Progynex gibi isimler ile satılmakta olup 100 veya 200 mg mikronize progesteron bulunan yağ dolu kapsüller şeklinde sunulmaktadır (Kuhl, 2005). Yaygın kullanımına rağmen, ileri teknoloji analiz yöntemleriyle (LC—MS) yapılan ölçümlerde oral uygulama yoluyla progesteron seviyelerinin çok düşük (<2 ng/mL [<6,4 nmol/L] – günde 100 mg doz ile) olduğu ve farklı alanlarda tatmin edici progestojenik etki sağlamak açısından yetersiz kaldığı bulunmuştur (Nahoul, Dehennin, ve Scholler, 1987; Nahoul ve de Ziegler, 1994; Levine ve Watson, 2000; Kuhl, 2011; Kuhl ve Schneider, 2013; Davey, 2018). Bu durumla bağlantılı olarak cis erkeklerde yüksek doz oral progesteronun (günde 400mg’a kadar) bile antigonadotropik etki veya testosteron baskılaması göstermediği rapor edilmiştir (Trollan vd., 1993). Bu bulgular, enjeksiyon gibi oral olmayan progesteron formları veya progestinler ile karşılaştırıldığında büyük bir zıtlık oluşmaktadır; çünkü bu yöntemler sabit dozlar ve yeterli testosteron baskılanması yapabilmektedirler (Kuhl, 2005; Ruan ve Mueck, 2014). Oral progesteronun düşük progestojenik gücüne ek olarak, vücutta allopregnanolon ve pregnanolon gibi nörostreoid metabolitlerine aşırı ölçüde dönüştürülmesi söz konusudur. Bu metabolitler güçlü GABAA reseptörü pozitif alosterik modülatörleridir ve uyku hali, bilişsel, bellek ve motor bozukluklar ile duygudurum değişiklikleri gibi fazla alkol kullanımının sonucuna bezner istenmeyen yan etkilere yol açabilmektedir (Shaw, 1978; Bäckström vd., 2014). Bu yan etkilerden kaçınmak için kullanacak kişilerin oral progesteronu geceleri yatmadan önce almaları tavsiye edilmektedir. Tüm bu nedenlerle pek de pratik olamamasına rağmen, progesteron için oral olmayan yollara başvurulması daha çok tercih edilebilir görünmektedir. Ayrıca oral progesteron kapsülleri rektal uygulama ile alınabilmektedir (bkz. Rektal Progesteron).
Oral Progesteron
Progesteron en yaygın olarak oral yol ile alınmaktadır, Türkiye’de piyasada olan Progestan ve Progynex gibi isimler ile satılmakta olup 100 veya 200 mg mikronize progesteron bulunan yağ dolu kapsüller şeklinde sunulmaktadır (Kuhl, 2005). Yaygın kullanımına rağmen, ileri teknoloji analiz yöntemleriyle (LC—MS) yapılan ölçümlerde oral uygulama yoluyla progesteron seviyelerinin çok düşük (<2 ng/mL [<6,4 nmol/L] – günde 100 mg doz ile) olduğu ve farklı alanlarda tatmin edici progestojenik etki sağlamak açısından yetersiz kaldığı bulunmuştur (Nahoul, Dehennin, ve Scholler, 1987; Nahoul ve de Ziegler, 1994; Levine ve Watson, 2000; Kuhl, 2011; Kuhl ve Schneider, 2013; Davey, 2018). Bu durumla bağlantılı olarak cis erkeklerde yüksek doz oral progesteronun (günde 400mg’a kadar) bile antigonadotropik etki veya testosteron baskılaması göstermediği rapor edilmiştir (Trollan vd., 1993). Bu bulgular, enjeksiyon gibi oral olmayan progesteron formları veya progestinler ile karşılaştırıldığında büyük bir zıtlık oluşmaktadır; çünkü bu yöntemler sabit dozlar ve yeterli testosteron baskılanması yapabilmektedirler (Kuhl, 2005; Ruan ve Mueck, 2014). Oral progesteronun düşük progestojenik gücüne ek olarak, vücutta allopregnanolon ve pregnanolon gibi nörostreoid metabolitlerine aşırı ölçüde dönüştürülmesi söz konusudur. Bu metabolitler güçlü GABAA reseptörü pozitif alosterik modülatörleridir ve uyku hali, bilişsel, bellek ve motor bozukluklar ile duygudurum değişiklikleri gibi fazla alkol kullanımının sonucuna bezner istenmeyen yan etkilere yol açabilmektedir (Shaw, 1978; Bäckström vd., 2014). Bu yan etkilerden kaçınmak için kullanacak kişilerin oral progesteronu geceleri yatmadan önce almaları tavsiye edilmektedir. Tüm bu nedenlerle pek de pratik olamamasına rağmen, progesteron için oral olmayan yollara başvurulması daha çok tercih edilebilir görünmektedir. Ayrıca oral progesteron kapsülleri rektal uygulama ile alınabilmektedir (bkz. Rektal Progesteron).
Progesteronların uygulama yolları
Dil Altı (Sublingual) Progesteron
Dil altı progesteron tabletleri Luteina markası adı altında ancak Polonya ve Ukrayna’da bulunmaktadırlar. Teorik olarak oral progesteronun, oral estradiolde olduğu gibi dil altından alınması mümkün olsa da bu ürünler yağ dolu kapsüller halinde formüle edildiği için dil altında kullanımı zor ve rahatsız edici olabilmektedir. Dil altı progesteronla benzer özelliklere sahip olması beklenen bukkal progesteron, geçmişte kullanılmış ancak günümüzde piyasada bulunmamaktadır.
Dil Altı (Sublingual) Progesteron
Dil altı progesteron tabletleri Luteina markası adı altında ancak Polonya ve Ukrayna’da bulunmaktadırlar. Teorik olarak oral progesteronun, oral estradiolde olduğu gibi dil altından alınması mümkün olsa da bu ürünler yağ dolu kapsüller halinde formüle edildiği için dil altında kullanımı zor ve rahatsız edici olabilmektedir. Dil altı progesteronla benzer özelliklere sahip olması beklenen bukkal progesteron, geçmişte kullanılmış ancak günümüzde piyasada bulunmamaktadır.
Dil Altı (Sublingual) Progesteron
Dil altı progesteron tabletleri Luteina markası adı altında ancak Polonya ve Ukrayna’da bulunmaktadırlar. Teorik olarak oral progesteronun, oral estradiolde olduğu gibi dil altından alınması mümkün olsa da bu ürünler yağ dolu kapsüller halinde formüle edildiği için dil altında kullanımı zor ve rahatsız edici olabilmektedir. Dil altı progesteronla benzer özelliklere sahip olması beklenen bukkal progesteron, geçmişte kullanılmış ancak günümüzde piyasada bulunmamaktadır.
Rektal Progesteron
Progesteron, Cyclogest (Türkiye’de piyasadan çekilmiştir) markası adı altında supozituvar şeklinde rektal uygulama için onay almıştır, fakat bu ilaç ancak Birleşik Krallık dahil olmak üzere sınırlı sayıda ülkede satılmaktadır. Rektal kullanım onayı olmamasına rağmen, oral progesteron kapsülleri oral yol yerine rektal yoldan kullanılabilir ve bu uygulamayla ilk geçiş metabolizmasının çoğundan kaçınıldığından, oral uygulamaya kıyasla çok daha yüksek progesteron seviyeleri elde edilebilmektedir. Oral progesteron kapsüllerinin rektal kullanımı hakkında herhangi bir resmi çalışma bulunmamakla birlikte, bu kapsüller cis kadınlarda vajinal yoldan başarıyla uygulanmış (Miles vd., 1994; Wang vd., 2019) ve vajinal ile rektal yollarının genel olarak benzer farmakokinetik özelliklere sahip olduğu bildirilmiştir (Goletiani, Keith, ve Gorsky, 2007). Dolayısıyla oral progesteron kapsüllerinin rektal uygulamayla progesteronun etkili bir biçimde alınması için iyi bir teorik temel bulunmaktadır. Oral progesteron çok düşük seviyelerde progesteron sağlerken, rektal progesteron normal luteal faz progesteron seviyelerine kolayca ulaşabilmektedir (Unfer vd., 2006). Ancak sadece yağ dolu kapsül şeklindeki oral progesteron preparatları rektal uygulama ile alınabilmektedirler (örn. Türkiye’de piyasada olan Progestan). Her ne kadar uygulama yolu bazı insanlar için can sıkıcı olsa da, rektal uygulama transfeminenler için progesteronun genel olarak en iyi uygulamaya yolu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Rektal Progesteron
Progesteron, Cyclogest (Türkiye’de piyasadan çekilmiştir) markası adı altında supozituvar şeklinde rektal uygulama için onay almıştır, fakat bu ilaç ancak Birleşik Krallık dahil olmak üzere sınırlı sayıda ülkede satılmaktadır. Rektal kullanım onayı olmamasına rağmen, oral progesteron kapsülleri oral yol yerine rektal yoldan kullanılabilir ve bu uygulamayla ilk geçiş metabolizmasının çoğundan kaçınıldığından, oral uygulamaya kıyasla çok daha yüksek progesteron seviyeleri elde edilebilmektedir. Oral progesteron kapsüllerinin rektal kullanımı hakkında herhangi bir resmi çalışma bulunmamakla birlikte, bu kapsüller cis kadınlarda vajinal yoldan başarıyla uygulanmış (Miles vd., 1994; Wang vd., 2019) ve vajinal ile rektal yollarının genel olarak benzer farmakokinetik özelliklere sahip olduğu bildirilmiştir (Goletiani, Keith, ve Gorsky, 2007). Dolayısıyla oral progesteron kapsüllerinin rektal uygulamayla progesteronun etkili bir biçimde alınması için iyi bir teorik temel bulunmaktadır. Oral progesteron çok düşük seviyelerde progesteron sağlerken, rektal progesteron normal luteal faz progesteron seviyelerine kolayca ulaşabilmektedir (Unfer vd., 2006). Ancak sadece yağ dolu kapsül şeklindeki oral progesteron preparatları rektal uygulama ile alınabilmektedirler (örn. Türkiye’de piyasada olan Progestan). Her ne kadar uygulama yolu bazı insanlar için can sıkıcı olsa da, rektal uygulama transfeminenler için progesteronun genel olarak en iyi uygulamaya yolu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Rektal Progesteron
Progesteron, Cyclogest (Türkiye’de piyasadan çekilmiştir) markası adı altında supozituvar şeklinde rektal uygulama için onay almıştır, fakat bu ilaç ancak Birleşik Krallık dahil olmak üzere sınırlı sayıda ülkede satılmaktadır. Rektal kullanım onayı olmamasına rağmen, oral progesteron kapsülleri oral yol yerine rektal yoldan kullanılabilir ve bu uygulamayla ilk geçiş metabolizmasının çoğundan kaçınıldığından, oral uygulamaya kıyasla çok daha yüksek progesteron seviyeleri elde edilebilmektedir. Oral progesteron kapsüllerinin rektal kullanımı hakkında herhangi bir resmi çalışma bulunmamakla birlikte, bu kapsüller cis kadınlarda vajinal yoldan başarıyla uygulanmış (Miles vd., 1994; Wang vd., 2019) ve vajinal ile rektal yollarının genel olarak benzer farmakokinetik özelliklere sahip olduğu bildirilmiştir (Goletiani, Keith, ve Gorsky, 2007). Dolayısıyla oral progesteron kapsüllerinin rektal uygulamayla progesteronun etkili bir biçimde alınması için iyi bir teorik temel bulunmaktadır. Oral progesteron çok düşük seviyelerde progesteron sağlerken, rektal progesteron normal luteal faz progesteron seviyelerine kolayca ulaşabilmektedir (Unfer vd., 2006). Ancak sadece yağ dolu kapsül şeklindeki oral progesteron preparatları rektal uygulama ile alınabilmektedirler (örn. Türkiye’de piyasada olan Progestan). Her ne kadar uygulama yolu bazı insanlar için can sıkıcı olsa da, rektal uygulama transfeminenler için progesteronun genel olarak en iyi uygulamaya yolu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Enjeksiyon Formundaki Progesteron
Progesteronun enjekte edilebilir formları Türkiye’de piyasa isimleri Progestan Dex, Progynex, Promester ve Prolutex olarak karşımıza çıkmaktadırlar (yurtdışında piyasada Proluton, Progestaject ve Gestone olarak bulunmaktadırlar; Wiki; Prolutex aynı piyasa ismiyle AB ülkelerinde bulunmaktadır; Wiki). Progestan Dex, Progynex, Promester kas içine (IM) enjekte edilmektedirler, öte yandan Prolutex su bazlı bir solüsyon olması sebebiyle deri altı yağ dokusuna (SC; SubQ) enjekte edilebilmektedir. Enjeksiyon yolu (IM ya da SC; SubQ) fark etmeksizin, enjekte edilebilir progesteronun süresi nispeten kısadır ve her 1—3 günde bir enjeksiyon yapılmasını gerektirmektedir (Cometti, 2015). Bu da çoğu kişi için kullanımını fazla zahmetli hale getirmektedir. Estradiolden farklı olarak, progesteron esterlerini (progesteronunun kendisinden daha uzun süre etkili ester biçimlerini) üretmek kimyasal olarak mümkün değildir, çünkü progesteronda esterleştirilmeye imkan tanıyan hidroksil grupları bulunmamaktadır (Boschann, 1958). Geçmişte mikro-kristal progesteronun sulu süspansiyon biçimleri piyasada bulunmaktaydı ve 1—2 haftalık etki süresine sahipti; ancak enjeksiyon bölgesinde ağrı gibi sorunlara yol açtıkları dolayısıyla zaman içinde piyasadan kaldırılmışlardır (Edkins, 1959).
Enjeksiyon Formundaki Progesteron
Progesteronun enjekte edilebilir formları Türkiye’de piyasa isimleri Progestan Dex, Progynex, Promester ve Prolutex olarak karşımıza çıkmaktadırlar (yurtdışında piyasada Proluton, Progestaject ve Gestone olarak bulunmaktadırlar; Wiki; Prolutex aynı piyasa ismiyle AB ülkelerinde bulunmaktadır; Wiki). Progestan Dex, Progynex, Promester kas içine (IM) enjekte edilmektedirler, öte yandan Prolutex su bazlı bir solüsyon olması sebebiyle deri altı yağ dokusuna (SC; SubQ) enjekte edilebilmektedir. Enjeksiyon yolu (IM ya da SC; SubQ) fark etmeksizin, enjekte edilebilir progesteronun süresi nispeten kısadır ve her 1—3 günde bir enjeksiyon yapılmasını gerektirmektedir (Cometti, 2015). Bu da çoğu kişi için kullanımını fazla zahmetli hale getirmektedir. Estradiolden farklı olarak, progesteron esterlerini (progesteronunun kendisinden daha uzun süre etkili ester biçimlerini) üretmek kimyasal olarak mümkün değildir, çünkü progesteronda esterleştirilmeye imkan tanıyan hidroksil grupları bulunmamaktadır (Boschann, 1958). Geçmişte mikro-kristal progesteronun sulu süspansiyon biçimleri piyasada bulunmaktaydı ve 1—2 haftalık etki süresine sahipti; ancak enjeksiyon bölgesinde ağrı gibi sorunlara yol açtıkları dolayısıyla zaman içinde piyasadan kaldırılmışlardır (Edkins, 1959).
Enjeksiyon Formundaki Progesteron
Progesteronun enjekte edilebilir formları Türkiye’de piyasa isimleri Progestan Dex, Progynex, Promester ve Prolutex olarak karşımıza çıkmaktadırlar (yurtdışında piyasada Proluton, Progestaject ve Gestone olarak bulunmaktadırlar; Wiki; Prolutex aynı piyasa ismiyle AB ülkelerinde bulunmaktadır; Wiki). Progestan Dex, Progynex, Promester kas içine (IM) enjekte edilmektedirler, öte yandan Prolutex su bazlı bir solüsyon olması sebebiyle deri altı yağ dokusuna (SC; SubQ) enjekte edilebilmektedir. Enjeksiyon yolu (IM ya da SC; SubQ) fark etmeksizin, enjekte edilebilir progesteronun süresi nispeten kısadır ve her 1—3 günde bir enjeksiyon yapılmasını gerektirmektedir (Cometti, 2015). Bu da çoğu kişi için kullanımını fazla zahmetli hale getirmektedir. Estradiolden farklı olarak, progesteron esterlerini (progesteronunun kendisinden daha uzun süre etkili ester biçimlerini) üretmek kimyasal olarak mümkün değildir, çünkü progesteronda esterleştirilmeye imkan tanıyan hidroksil grupları bulunmamaktadır (Boschann, 1958). Geçmişte mikro-kristal progesteronun sulu süspansiyon biçimleri piyasada bulunmaktaydı ve 1—2 haftalık etki süresine sahipti; ancak enjeksiyon bölgesinde ağrı gibi sorunlara yol açtıkları dolayısıyla zaman içinde piyasadan kaldırılmışlardır (Edkins, 1959).
Diğer Progesteron Uygulama Yolları
Transdermal progesteron ve deri altı progesteron implantları gibi başka progesteron uygulama yolları da bilinmektedir; ancak ilaç olarak onaylanmış formları mevcut değildir ve tıpta çok az kullanılmaktadır. Bunun nedeni, progesteronun düşük etki gücü ve bu yollarla yeterli düzeyde progesteron seviyesine ulaşmanın zor olmasıdır (Stanczyk vd., 2005). Ayrıca progesteron implantları vücuttan yüksek oranda dışarı atılma (ekstrüzyon) eğilimi göstermektedir (Croxatto vd., 1982). Yine de bazı yurtdışında bulunan eczaneler (compounding pharmacies) bu yollarla kullanılabilecek progesteron formları hazırlayabilmektedirler.
Diğer Progesteron Uygulama Yolları
Transdermal progesteron ve deri altı progesteron implantları gibi başka progesteron uygulama yolları da bilinmektedir; ancak ilaç olarak onaylanmış formları mevcut değildir ve tıpta çok az kullanılmaktadır. Bunun nedeni, progesteronun düşük etki gücü ve bu yollarla yeterli düzeyde progesteron seviyesine ulaşmanın zor olmasıdır (Stanczyk vd., 2005). Ayrıca progesteron implantları vücuttan yüksek oranda dışarı atılma (ekstrüzyon) eğilimi göstermektedir (Croxatto vd., 1982). Yine de bazı yurtdışında bulunan eczaneler (compounding pharmacies) bu yollarla kullanılabilecek progesteron formları hazırlayabilmektedirler.
Diğer Progesteron Uygulama Yolları
Transdermal progesteron ve deri altı progesteron implantları gibi başka progesteron uygulama yolları da bilinmektedir; ancak ilaç olarak onaylanmış formları mevcut değildir ve tıpta çok az kullanılmaktadır. Bunun nedeni, progesteronun düşük etki gücü ve bu yollarla yeterli düzeyde progesteron seviyesine ulaşmanın zor olmasıdır (Stanczyk vd., 2005). Ayrıca progesteron implantları vücuttan yüksek oranda dışarı atılma (ekstrüzyon) eğilimi göstermektedir (Croxatto vd., 1982). Yine de bazı yurtdışında bulunan eczaneler (compounding pharmacies) bu yollarla kullanılabilecek progesteron formları hazırlayabilmektedirler.
Progestinlerin Uygulama Yolları
Oral Progestinler
Çoğu progestin, ağız yoluyla alınan katı tabletler şeklinde kullanılır, progesterondan farklı olarak; sentetik yapıları sayesinde progestinler bağırsaklarda ve karaciğerde metabolizmaya daha dirençlidir ve yüksek oral biyoyararlanım oranlarına sahiptirler. Ayrıca estrojen reseptörleri durumunun aksine, karaciğerde progesteron reseptörleri minimal düzeydedir ya da hiç bulunmamaktadırlar ve progestojenik aktivitenin karaciğer sentezi üzerindeki ilk geçiş etkisine dair bilinen bir etki yoktur (Lax, 1987; Stanczyk, Mathews, ve Cortessis, 2017). Dolayısıyla sadece progestojenik etkisi olan progestinlerde, oral uygulamada belirgin bir sorun görünmemektedir. Ancak bazı progestinler, androjenik, estrojenik ve/veya glukokortikoid aktivite gibi karaciğeri etkileyen hedef dışı (off-target) hormonal özelliklere sahiptir ve bu durum istenmeyen lipid değişiklikleri veya pıhtılaşmayı arttırma (prokoagülasyon) gibi olumsuz etkilere yol açabilmektedir; oral uygulama sürecindeki ilk geçiş etkisiyle bu durum daha da artabilmektedir.
Oral Progestinler
Çoğu progestin, ağız yoluyla alınan katı tabletler şeklinde kullanılır, progesterondan farklı olarak; sentetik yapıları sayesinde progestinler bağırsaklarda ve karaciğerde metabolizmaya daha dirençlidir ve yüksek oral biyoyararlanım oranlarına sahiptirler. Ayrıca estrojen reseptörleri durumunun aksine, karaciğerde progesteron reseptörleri minimal düzeydedir ya da hiç bulunmamaktadırlar ve progestojenik aktivitenin karaciğer sentezi üzerindeki ilk geçiş etkisine dair bilinen bir etki yoktur (Lax, 1987; Stanczyk, Mathews, ve Cortessis, 2017). Dolayısıyla sadece progestojenik etkisi olan progestinlerde, oral uygulamada belirgin bir sorun görünmemektedir. Ancak bazı progestinler, androjenik, estrojenik ve/veya glukokortikoid aktivite gibi karaciğeri etkileyen hedef dışı (off-target) hormonal özelliklere sahiptir ve bu durum istenmeyen lipid değişiklikleri veya pıhtılaşmayı arttırma (prokoagülasyon) gibi olumsuz etkilere yol açabilmektedir; oral uygulama sürecindeki ilk geçiş etkisiyle bu durum daha da artabilmektedir.
Oral Progestinler
Çoğu progestin, ağız yoluyla alınan katı tabletler şeklinde kullanılır, progesterondan farklı olarak; sentetik yapıları sayesinde progestinler bağırsaklarda ve karaciğerde metabolizmaya daha dirençlidir ve yüksek oral biyoyararlanım oranlarına sahiptirler. Ayrıca estrojen reseptörleri durumunun aksine, karaciğerde progesteron reseptörleri minimal düzeydedir ya da hiç bulunmamaktadırlar ve progestojenik aktivitenin karaciğer sentezi üzerindeki ilk geçiş etkisine dair bilinen bir etki yoktur (Lax, 1987; Stanczyk, Mathews, ve Cortessis, 2017). Dolayısıyla sadece progestojenik etkisi olan progestinlerde, oral uygulamada belirgin bir sorun görünmemektedir. Ancak bazı progestinler, androjenik, estrojenik ve/veya glukokortikoid aktivite gibi karaciğeri etkileyen hedef dışı (off-target) hormonal özelliklere sahiptir ve bu durum istenmeyen lipid değişiklikleri veya pıhtılaşmayı arttırma (prokoagülasyon) gibi olumsuz etkilere yol açabilmektedir; oral uygulama sürecindeki ilk geçiş etkisiyle bu durum daha da artabilmektedir.
Enjekte Edilebilir Progestinler
Birçok progestin, kas içi (IM) veya deri altı enjeksiyon (SC; SubQ) için enjekte edilebilir biçimlerde de mevcuttur. Yaygın ve bilinen örnekler arasında medroksiprogesteron asetat (MPA), noretisteron enantat (NETE), hidroksiprogesteron kaproat (OHPC) ve algeston asetofenid (dihidroksiprogesteron asetofenid; DHPA) bulunmaktadır. Enjekte edilebilir progestinler tek başına kullanılmanın yanı sıra, kombine enjeksiyon kontraseptifleri şeklinde doğum kontrolünde estradiol esterleriyle birlikte de kullanılmaktadır. Bu preparatlar özellikle Latin Amerika’daki transfeminenler tarafından HRT amacıyla sıklıkla tercih edilmektedir. Enjekte edilebilir progesteronun etki süresi günlerle ölçülürken, enjekte edilebilir progestinlerin etki süreleri haftalardan aylara kadar değişebilmektedir ve bu nedenle daha seyrek sayıda enjeksiyon gerektirmektedir (Tablo).
Enjekte Edilebilir Progestinler
Birçok progestin, kas içi (IM) veya deri altı enjeksiyon (SC; SubQ) için enjekte edilebilir biçimlerde de mevcuttur. Yaygın ve bilinen örnekler arasında medroksiprogesteron asetat (MPA), noretisteron enantat (NETE), hidroksiprogesteron kaproat (OHPC) ve algeston asetofenid (dihidroksiprogesteron asetofenid; DHPA) bulunmaktadır. Enjekte edilebilir progestinler tek başına kullanılmanın yanı sıra, kombine enjeksiyon kontraseptifleri şeklinde doğum kontrolünde estradiol esterleriyle birlikte de kullanılmaktadır. Bu preparatlar özellikle Latin Amerika’daki transfeminenler tarafından HRT amacıyla sıklıkla tercih edilmektedir. Enjekte edilebilir progesteronun etki süresi günlerle ölçülürken, enjekte edilebilir progestinlerin etki süreleri haftalardan aylara kadar değişebilmektedir ve bu nedenle daha seyrek sayıda enjeksiyon gerektirmektedir (Tablo).
Enjekte Edilebilir Progestinler
Birçok progestin, kas içi (IM) veya deri altı enjeksiyon (SC; SubQ) için enjekte edilebilir biçimlerde de mevcuttur. Yaygın ve bilinen örnekler arasında medroksiprogesteron asetat (MPA), noretisteron enantat (NETE), hidroksiprogesteron kaproat (OHPC) ve algeston asetofenid (dihidroksiprogesteron asetofenid; DHPA) bulunmaktadır. Enjekte edilebilir progestinler tek başına kullanılmanın yanı sıra, kombine enjeksiyon kontraseptifleri şeklinde doğum kontrolünde estradiol esterleriyle birlikte de kullanılmaktadır. Bu preparatlar özellikle Latin Amerika’daki transfeminenler tarafından HRT amacıyla sıklıkla tercih edilmektedir. Enjekte edilebilir progesteronun etki süresi günlerle ölçülürken, enjekte edilebilir progestinlerin etki süreleri haftalardan aylara kadar değişebilmektedir ve bu nedenle daha seyrek sayıda enjeksiyon gerektirmektedir (Tablo).
Ek Notlar
Transfeminenler için Kullanılabilen Progestojenler ve Önerilen Dozları
İlaç | Uygulama Yolu | Form | Doz |
Progesteron | Oral | Yağ dolu kapsüller | 100–300 mg, günde 1–2 kez |
| Rektal | Supozituvar; Yağ dolu kapsüller | 100–200 mg, günde 1–2 kez |
| IM enjeksiyon | Yağ solüsyonu | 25–75 mg/1–3 günde bir |
| Deri Altı (SC; SubQ) enjeksiyon | Su bazlı solüsyon | 25 mg/gün |
Progestinler | Oral; IM veya deri altı (SC; SubQ) enjeksiyon | Tabletler; Yağ solüsyonu; Su bazlı solüsyon | Çeşitli |
Farklı formlar, uygulama yolları ve dozlarda progesteron seviyeleri hakkında bilgi için buradaki tabloya (sadece LC–MS ve IA + CS analizleri ile oral progesteron) ve buradaki grafiklere bakılabilir.
Estradiolde olduğu gibi, progesteron seviyeleri konusunda kişiler arasında büyük değişkenlik bulunmaktadır. Öte yandan progestinlerde kişiler arası değişkenlik daha azdır.
Gonadlar cerrahi olarak alındıktan sonra, progestojen dozları cis kadınların fizyolojik seviyelerine yakın olacak şekilde azaltılabilir ya da tamamen kesilebilir.
Transfeminenler için Kullanılabilen Progestojenler ve Önerilen Dozları
İlaç | Uygulama Yolu | Form | Doz |
Progesteron | Oral | Yağ dolu kapsüller | 100–300 mg, günde 1–2 kez |
| Rektal | Supozituvar; Yağ dolu kapsüller | 100–200 mg, günde 1–2 kez |
| IM enjeksiyon | Yağ solüsyonu | 25–75 mg/1–3 günde bir |
| Deri Altı (SC; SubQ) enjeksiyon | Su bazlı solüsyon | 25 mg/gün |
Progestinler | Oral; IM veya deri altı (SC; SubQ) enjeksiyon | Tabletler; Yağ solüsyonu; Su bazlı solüsyon | Çeşitli |
Farklı formlar, uygulama yolları ve dozlarda progesteron seviyeleri hakkında bilgi için buradaki tabloya (sadece LC–MS ve IA + CS analizleri ile oral progesteron) ve buradaki grafiklere bakılabilir.
Estradiolde olduğu gibi, progesteron seviyeleri konusunda kişiler arasında büyük değişkenlik bulunmaktadır. Öte yandan progestinlerde kişiler arası değişkenlik daha azdır.
Gonadlar cerrahi olarak alındıktan sonra, progestojen dozları cis kadınların fizyolojik seviyelerine yakın olacak şekilde azaltılabilir ya da tamamen kesilebilir.
Transfeminenler için Kullanılabilen Progestojenler ve Önerilen Dozları
İlaç | Uygulama Yolu | Form | Doz |
Progesteron | Oral | Yağ dolu kapsüller | 100–300 mg, günde 1–2 kez |
| Rektal | Supozituvar; Yağ dolu kapsüller | 100–200 mg, günde 1–2 kez |
| IM enjeksiyon | Yağ solüsyonu | 25–75 mg/1–3 günde bir |
| Deri Altı (SC; SubQ) enjeksiyon | Su bazlı solüsyon | 25 mg/gün |
Progestinler | Oral; IM veya deri altı (SC; SubQ) enjeksiyon | Tabletler; Yağ solüsyonu; Su bazlı solüsyon | Çeşitli |
Farklı formlar, uygulama yolları ve dozlarda progesteron seviyeleri hakkında bilgi için buradaki tabloya (sadece LC–MS ve IA + CS analizleri ile oral progesteron) ve buradaki grafiklere bakılabilir.
Estradiolde olduğu gibi, progesteron seviyeleri konusunda kişiler arasında büyük değişkenlik bulunmaktadır. Öte yandan progestinlerde kişiler arası değişkenlik daha azdır.
Gonadlar cerrahi olarak alındıktan sonra, progestojen dozları cis kadınların fizyolojik seviyelerine yakın olacak şekilde azaltılabilir ya da tamamen kesilebilir.
Türkiye’de oral progesteron olarak, Progestan 100 mg, Progestan 200 mg, Progynex 100 mg bulunmaktadır. Yağ içinde; IM enjeksiyon olarak ise Progestan 50 mg/mL, Progynex 50 mg/mL, Promester 25 mg/mL ve Promester 50 mg/mL bulunmaktadır. Su bazlı; deri altı enjeksiyon olarak ise Progestan Dex 25 mg/1 mL ve Prolutex 25 mg bulunmaktadır.
Türkiye’de bulunan oral formuyla karşımıza çıkan Progestan 100mg, Progestan 200mg ve Progynex 100 mg önceki bölümlerde de açıklandığı üzere rektal olarak da alınabilmektedir. Bahsedilen tüm muadiller reçetesiz olarak temin edilebilmektedirler.
Türkiye'de bulunan progesteron muadilleri
İlaç Adı | Hangi Yollar ile Alınabilir | İçeriği | Kutu Fiyatı |
---|---|---|---|
Progestan | Oral; Rektal | 100 mg x 30 kapsül | 230,72 ₺ |
Progestan | Oral; Rektal | 200 mg x 30 kapsül | 395,85 ₺ |
Progestan | IM enjeksiyon | 50 mg/mL x 5 ampul | 386,42 ₺ |
Progestan Dex | IM; SC enjeksiyon | 25 mg/mL x 7 ampul | 1.214,09 ₺ |
Progynex | Oral; Rektal | 100 mg x 30 kapsül | 217,66 ₺ |
Progynex | IM enjeksiyon | 50 mg/mL x 5 ampul | 380,35 ₺ |
Prolutex | IM; SC enjeksiyon | 25 mg/mL x 7 flakon | 1.252,31 ₺ |
Promester | IM enjeksiyon | 25 mg/mL x 5 flakon | 113,62 ₺ |
Promester | IM enjeksiyon | 50 mg/mL x 5 flakon | 386,42 ₺ |
Türkiye’de oral progesteron olarak, Progestan 100 mg, Progestan 200 mg, Progynex 100 mg bulunmaktadır. Yağ içinde; IM enjeksiyon olarak ise Progestan 50 mg/mL, Progynex 50 mg/mL, Promester 25 mg/mL ve Promester 50 mg/mL bulunmaktadır. Su bazlı; deri altı enjeksiyon olarak ise Progestan Dex 25 mg/1 mL ve Prolutex 25 mg bulunmaktadır.
Türkiye’de bulunan oral formuyla karşımıza çıkan Progestan 100mg, Progestan 200mg ve Progynex 100 mg önceki bölümlerde de açıklandığı üzere rektal olarak da alınabilmektedir. Bahsedilen tüm muadiller reçetesiz olarak temin edilebilmektedirler.
Türkiye'de bulunan progesteron muadilleri
İlaç Adı | Hangi Yollar ile Alınabilir | İçeriği | Kutu Fiyatı |
---|---|---|---|
Progestan | Oral; Rektal | 100 mg x 30 kapsül | 230,72 ₺ |
Progestan | Oral; Rektal | 200 mg x 30 kapsül | 395,85 ₺ |
Progestan | IM enjeksiyon | 50 mg/mL x 5 ampul | 386,42 ₺ |
Progestan Dex | IM; SC enjeksiyon | 25 mg/mL x 7 ampul | 1.214,09 ₺ |
Progynex | Oral; Rektal | 100 mg x 30 kapsül | 217,66 ₺ |
Progynex | IM enjeksiyon | 50 mg/mL x 5 ampul | 380,35 ₺ |
Prolutex | IM; SC enjeksiyon | 25 mg/mL x 7 flakon | 1.252,31 ₺ |
Promester | IM enjeksiyon | 25 mg/mL x 5 flakon | 113,62 ₺ |
Promester | IM enjeksiyon | 50 mg/mL x 5 flakon | 386,42 ₺ |
Türkiye’de oral progesteron olarak, Progestan 100 mg, Progestan 200 mg, Progynex 100 mg bulunmaktadır. Yağ içinde; IM enjeksiyon olarak ise Progestan 50 mg/mL, Progynex 50 mg/mL, Promester 25 mg/mL ve Promester 50 mg/mL bulunmaktadır. Su bazlı; deri altı enjeksiyon olarak ise Progestan Dex 25 mg/1 mL ve Prolutex 25 mg bulunmaktadır.
Türkiye’de bulunan oral formuyla karşımıza çıkan Progestan 100mg, Progestan 200mg ve Progynex 100 mg önceki bölümlerde de açıklandığı üzere rektal olarak da alınabilmektedir. Bahsedilen tüm muadiller reçetesiz olarak temin edilebilmektedirler.
Türkiye'de bulunan progesteron muadilleri
İlaç Adı | Hangi Yollar ile Alınabilir | İçeriği | Kutu Fiyatı |
---|---|---|---|
Progestan | Oral; Rektal | 100 mg x 30 kapsül | 230,72 ₺ |
Progestan | Oral; Rektal | 200 mg x 30 kapsül | 395,85 ₺ |
Progestan | IM enjeksiyon | 50 mg/mL x 5 ampul | 386,42 ₺ |
Progestan Dex | IM; SC enjeksiyon | 25 mg/mL x 7 ampul | 1.214,09 ₺ |
Progynex | Oral; Rektal | 100 mg x 30 kapsül | 217,66 ₺ |
Progynex | IM enjeksiyon | 50 mg/mL x 5 ampul | 380,35 ₺ |
Prolutex | IM; SC enjeksiyon | 25 mg/mL x 7 flakon | 1.252,31 ₺ |
Promester | IM enjeksiyon | 25 mg/mL x 5 flakon | 113,62 ₺ |
Promester | IM enjeksiyon | 50 mg/mL x 5 flakon | 386,42 ₺ |